Her nefis ölümü tadacaktır. Sonunda bize döndürüleceksiniz. Ankebut-57
Bu dünya hayatı sadece bir eğlence ve oyundan ibarettir. Asıl hayat ahiret yurdundaki hayattır. Keşke bilseler! Ankebut-64
ALTIN ÖĞÜTLER
ALTIN ÖĞÜTLER
06/07/2012 İçinde bulunduğum durumu kimseye anlatamam, sen de anlamazsın. Ben bile anlamıyorum ki başkasına nasıl anlatırım!
Franz Kafka
Yaşadığımız hayasız Dünya’da özgür olduğunuza inanmanız ve inandırılmanız, ne yazık ki bedeni sergilemenin bir marifet olduğu inancıyla yaşatılmanız , beni bu yazıyı yazmaya sevketti.
Sizler erkeğin standarda gelmiş kötü bir kopyasından ibaret değilsiniz.Sizlerin insan olarak değeri , kamu tüketimine ayrılmanız ile değil , Allah’ın yanındaki takvanızla doğru orantılıdır.
Sizlerin onuru erkeklerle olan münasebetinizle , giyiminizle ya da bedeninizi sergilemenizle değil , sadece Allahla olan irtibatınızla ölçülmektedir.Rasulullah (s.a.v) şöyle buyuruyor ; ‘’Elbisesini evinin haricinde bir yerde çıkaran her kadın , mutlaka Allah ile kendi arasındaki perdeyi yırtmış olur.’’ İşte bu kadar ehemmiyetli bir durumdan bahsediyorum kardeşlerim.
Hayasız Dünya’nın en büyük sorunlarından biri sizleri cinsel bir obje olarak görmek. Bunun en büyük sebebi multitrilyon dolarlık pornografi sektörü. Sadece erkek değil , birçok kadın ve çocuk bunlara maruz kalıyor ve uyuşturucu etkisinde bir bağımlılık yaratıyor. Pornografinin insanlığa hediyesi insanları birer insan olmaktan çıkarıp birer hayvana dönüştürmek. Artık içinde ruh yok , namazlar ehemmiyetsiz, ibadetler anlamsız ve sonunda bir insandan bir hayvana dönüşüm. Bu dönüşümün sonucunda yolda , metroda , otobüste aslında saygıyı hakeden sizler birer cinsel objeden ibaret görülüyorsunuz.
İşte bir savaş kardeşlerim , nefislerimizle bir savaş , askeri bir savaştan daha zor bir savaş. Bizim en önemli özelliğimiz kalplerimiz ve imanlarımızdır. Kalplerimizi tahrip etmekten , ruhlarımızı gözlerimizle zedelemekten vazgeçerek bu savaşın galibi olalım!
Muhammet Faruk TOPRAK
Eksiklik sendendir ve senin zatından kaynaklanmıştır. Çünkü Allah seni o esnada söyleneni kabul etme özelliğinde yaratmamıştır. İnsaflı olan hatırlatıcı - davetçinin getirdiğini düşünür; söyledikleri doğru olduğu halde onları kabul etmemişse, eksikliğin kesinlikle - hatırlatandan değil - dinleyenden olduğunu anlar.
Başka bir öğütçünün meclisinde bulunup aynı söz orada zikredildiğinde , bu kez söz ona etki eder ve - bilgisizce - bu öğütçünün doğru söylediğini belirtir, ' dürüst davranmış ve sözü kalbime tesir etmiştir ' der. Halbuki sen farkında değilsin de eksiklik sendendir.
Tesirin senin hakikati kabul etmenden kaynaklanmadığını bilmelisin. Çünkü söylenen söz, gerçekte iki öğütçüde de doğruydu. İlkinde değil de , bu mecliste tesirin gerçekleşmiş olması, ikinci öğütçüyle senin aranda veya zamanla senin aranda bulunan bir nispet ve bu ilişkiden kaynaklanmış ve bu nedenle öğüt sana tesir etmiştir ; yoksa tesir öğütçüye ait değildir.
Bazen bir öğütçüye inancın olmadan , ikinci hakkındaki inancın nedeniyle onun sözü sana etki eder. Öyleyse her durumda sana senden başkası veya benzer bir durumdan başkası tesir etmemiştir.
Fütuhat - c14,s136 - Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)
Konuyu Okuyanlar: 2 Ziyaretçi