You need to enable JavaScript to run this app.

Skip to main content

General
RE: Ortadoğu
İSRAİL’İN 144 DÖNÜMLÜK MESCİD-İ AKSADA EMELLERİ VAR! HEDEF 2. MABEDİ YAPMAK!
Talha uğurluel

Mescid-i Aksada İsrail Filistinlileri ve Filistin devletini muhatap almaz. avlunun bakımı Ürdün devletine ait. İsrail Yahudi.mabede Yahudi müdahalesi İslam dünyasını ayaklandırabilir.mabedin bakımı Ürdün’de ama İsrail istediği gibi oynuyor. Ağlama duvarının altındaki tünelleriyle İslami yapılara zarar veriyor. Duvarlar, yer zeminleri çatlıyor. Mescid-i Aksa Kıble Camii iduvarları üzerinde duruyor.en ufak müdahalede cami aşağı iner. 1969 da İsrail camiyi cayır cayır yaktı Caminin çökmesi israile düğün bayram.

Mescid-i Aksa’nın kapatılmasıyla yerin altını kazı
Kazıyorlar. Hz Musa’nın 10 emrinin  kutsal eşyaların bulunduğu Ahit sandığını arıyorlar Mescid-i Aksa alanı içinde eski Yahudilik izi arıyorlar. Buldukları  burası bizimdi, yine bizim olacak propagandası için delil teşkil edecek. 1967’den beri kazıyorlar, hiçbir şey bulamadılar.
Bunu ilk beğenen sen ol.
General
RE: Ortadoğu
Talha uğurluel
Bir Yer Düşünün Adı Kudüs Olsun

Bir yer düşünün, dört bir yanı zeytinlik olsun. Yokuş ve tepeleriyle, kır ve kayalık arazisiyle sıradan gözüksün; ama her taşında nice Peygamber (aleyhimü's-selâm) hatırası bulunsun. Geçmişten bugüne semavî din mensuplarının değer verdiği mukaddes bir mekân olsun.

Kimilerine göre, Haşir'de dirilişin olacağı, mizanın kurulacağı, hesapların görüleceği, Cehennem vadilerinin oluşacağı, Sırat köprülerinin inşa edileceği bir zemin olsun.
Bir yer düşünün... Hz. İbrahim'in (aleyhi's-selâm) ailesi Hz. Sara ile ikamet ettiği, büyük meleklerin kendisine çocuk müjdelediği bir yer olsun.

Bu yer, Allah (celle celâlühü) Dostu'nun  dünyaya veda ederken, "Buralarda kalmalıyım." diyerek tarlası içindeki mağarayı kabir yeri olarak işaret buyurdukları, bereketiyle dört bir yanı saran, kapısından hiç kimsenin boş çevrilmediği bir belde olsun. Bu yer, ileri yaşında ötelerden bebek müjdesi alan Hz. Sara'nın tebessüm ettiği ve bu yüzden oğluna İshak (gülen) isminin verildiği, babası gibi hizmet veren Hz. İshakların (aleyhi's-selâm) yetiştiği bir mekân olsun. Bu yer, Mısır'a kadar uzansalar da, "Aman dedelerimizin yakınında olalım!" hassasiyetiyle, Hz. Yakub ve Hz. Yusuf Aleyhi's-selâmlarla şereflenen bir toprak olsun.
Bir Yer Düşünün Adı Kudüs Olsun
Bunu ilk beğenen sen ol.
General
RE: Ortadoğu
Talha uğurluel
Bir Yer Düşünün Adı Kudüs Olsun

Bir yer düşünün... Hz. Musa'nın (aleyhi's-selâm) parmağıyla işaret ettiği, Talut'un almak için kendini bitirdiği, Hz. Yuşa'nın (aleyhi's-selâm) içine adamlar saldığı, Hz. Davut'un (aleyhi's-selâm) demir dövüp, dev Calutları devirdiği bir yer olsun.
Bu yer Hz. Süleyman'ın (aleyhi's-selâm) yeryüzünün başşehri hâline getirdiği, etrafında mabedini inşa ettiği, ins ve cinni yönettiği, Babil sürgünü sonrası Hz. Üzeyir'in (aleyhi's-selâm) bineğiyle birlikte canının alındığı bir mekân olsun. Bu yer, Hz. Zekeriya'nın (aleyhi's-selâm) vaazlar verdiği ve kanının döküldüğü, Hz. Yahya'nın (aleyhi's-selâm) ukba endişesiyle ağladığı bir mekân olsun. Hz. Meryem Validemize Cennet'ten meyvelerin getirildiği, babasız bir mukaddesi dünyaya getirdiği bir belde olsun. Bu yer, Hz. İsa'nın (aleyhi's-selâm) doğar doğmaz dile geldiği, sokaklarını adımladığı, bağ ve bahçelerinde Havarileri ile sohbet ettiği ve yüce davet gelince de, "Emrin, başım üstüne!" diyerek göğe yükseltildiği kutlu bir şehir olsun. 
Bunu ilk beğenen sen ol.
General
RE: Ortadoğu
Talha uğurluel
Bir Yer Düşünün Adı Kudüs Olsun

Bir yer düşünün... Babillilerin, Romalıların yakıp yıktığı, mukaddesatı ayaklar altına alıp üzerine pagan tapınaklar yaptığı, Allah'a (celle celâlühü) inanan insanları sürüp çıkardığı, putların devrilme zamanında Konstantinlerin ve Helenaların gelerek Hz. İsa'nın (aleyhi's-selâm) izini aradıkları bir yer olsun. Bir yer düşünün...İslâm'ın ilk kıblesi, Hz. Muhammed'in (sallallahü aleyhi ve sellem) Burak üzerinde Mekke'den geldiği göklere yükselerek Cemalullah ile karşılaştığı, Mi'rac basamağı, Sahabeler (r.anhüm) durağı, Evliyalar ziyaretgâhı bir yer olsun. Bu yer, tasavvufta Allah'a (celle celâlühü) yaklaşmak için gök ile yer perdesinin inceldiği yer olsun. Bu yer, Hz. Ömer'in (ra), dünya ayaklarına serilmişken, fetih anahtarını almak için Medine'den yayan geldiği, Selman-ı Fârisî gibi Sahabeler ile Rabiatü'l-Adeviye ve İmam Gazali'nin ders okuttuğu, âlim ve ârifin Allah'a (celle celâlühü) yaklaşmak için cehdettikleri bir mekân olsun. 
Bir yer düşünün... Emevilerin başşehir yapmak için uğraştıkları, Mi'rac basamağı muallâk kayasını altınla kaplattıkları, Mescid-i Aksa'yı mozaiklerle donattıkları bir yer olsun. Bir Yer Düşünün Adı Kudüs Olsun
Bunu ilk beğenen sen ol.
General
RE: Ortadoğu
Bir Yer Düşünün Adı Kudüs Olsun

Bir yer düşünün... Huzur ve selâmet günlerinde Selçuklu ve Artukluların uğradığı, Abbasilerin inkisar günlerinde de Anadolu'nun imdada yetişip sahip çıktığı bir yer olsun.Haçlıların almak için her yolu denediği, alınca sokaklarından kan akıttığı, zulmün kol gezdiği ve bağnazlığın ayyuka çıktığı bir belde olsun. Bir yer düşünün...kurtarmak için nice yiğidin seferber olduğu, Harput'tan Balak Gazi'nin Urfa, Antakya ve Kudüs krallarını yenip, Harput Kalesi'ne hapsettikten sonra "Hele seni kurtaralım." diyerek yollara düştüğü, Menbiç Kalesinde kalbine isabet eden bir ok ile şehit olduğu bir nebiler mekânı olsun.

Bu yer Esaret sebebiyle Nureddin Zengi'nin gözüne uykunun girmediği, Mescid-i Aksa'sının minberlerini hazırlatıp kurtuluşunu beklediği, mânevî oğlu Selâhaddin'in işgal karşısında rahat etmeyi haram saydığı, tebessümü kendine yasakladığı bir yer olsun.Bu yer Selâhaddin tarafından kurtarılan, camileri ibadetgâh, tekkeleri zikirhâne  medreseleri ilim yuvasına döndürülen, güllerin bitmeye, bülbüllerin ötmeye başladığı bir yer olsun. Bir yer düşünün...Moğol birliklerinin hayâsız bir akınla Orta Asya'dan geldiği, engel tanımadığı,kölelikten sultanlığa yükselmiş; Allah'ın (celle celâlühü) kölesi olduğunun idrakinde bir Memlük Sultanı'nın çıktığı ve onları yere serdiği bir yer olsun. Bu yer İslâm sanatının zirvesine çıkmış toplumun; Baybarsları, Kalavunları ve Kayıtbayları ile nakış nakış süslediği, sebillerden medreselere, Dârü'l-kurralardan camilere kubbe kubbe donattığı bir mekân olsun. Bir Yer Düşünün Adı Kudüs Olsun
Bunu ilk beğenen sen ol.
General
RE: Ortadoğu
Talha uğurluel
Bir Yer Düşünün Adı Kudüs Olsun

Bir yer düşünün... Avrupa'nın hınç ile Kızıl Deniz'den geçerek mukaddes topraklara yüklendiği İstanbul'dan gelen bir yiğidin ve kutlu ordusunun eliyle "Artık ben Osmanlı'yım!" Osmanlıların çiniler ve cumbalarla Kanunî'nin surlar ve çeşmelerle, Hürrem Sultan'ın imaret ve medreselerle, Sultan Hamid'in şadırvanlarla süslediği bir belde olsun.
Bu yer, üzerindeki muallâk taşında nakşolmuş Peygamber izinin kalıbını çıkarıp başları üzerinde sorguç diye taşıyacak kadar izin sahibine hürmet gösteren sultanların yönettiği bir şehir olsun. 

Bir yer düşünün... Siyonistlerin: "Orayı verin borçlarınızı sıfırlayalım." teklifine karşı Sultan Hamid'in kükreyip: "Kan ile alınan para ile satılmaz, et tırnaktan ayrılmaz." diyerek, önemini gösterdiği bir yer olsun. Bu yer, 1. Dünya Savaşı'nda müttefikimiz Avusturya'nın başşehrinde, zafer çanlarının İngiliz generali Allenby'nin Kudüs'e girmesinin kutlanmak gayesiyle çalındığının öğrenilmesiyle içimize ızdırap dökülen bir belde olsun. Orada bir yer var uzakta, o yer bizim yerimizdir. Gidemesek de, ızdırabını dindiremesek de, o yer, nice Peygamber hatırasıyla süslü, ecdat eserleriyle bezeli, bizim hoşgörülü idaremizi özleyen ve gözlerini dikmiş yollarımızı gözleyen bir yerdir..."
Bunu ilk beğenen sen ol.
General
RE: Ortadoğu
Kaynak tevhidhaber.com

İdamına Saatler Kala Mevlana Nizami'nin Mektubu

Bangladeş Cemaati İslami Lideri Mevlana Nizami dün akşam idam edildi. Şehadetine saatler kala Nizami'nin mektubu

BEN GİDİYORUM...

Doğduğumda nikâhlandığım ve son nefes diye zaman tayin ettiğim buluşmaya gidiyorum. Korkmuyorum.pişmanlıklarım üzgün değilim. Kırgınım. Sözünü unutanlara, kardeşinin elini tutmayanlara, düşeni kaldırmayana, Allah için gözyaşlarını sakınanlara, gördüklerini yaşanmamış kabul edenlere, zalimin yanında durup mazluma timsah gözyaşları dökenlere, kıyama kalkmayı kolay zannedip bahane satanlara, kırgınım. kırgınlıkla kavuşacağım Rabbime. Söyleyeceğim bunları.Vuslat bu. Bazen 14 yaşındaki bir kızı Kudüs’te pazarda buluyor. Kafasına sıkılan kurşunla göçüyor. Elbisesine bulaşıyor kan. Huzura çıkmadan önce melekler yıkıyor onu.

Senin kardeşin benim.katillerle niye anlaşıyorsun
Bazen vuslatına yürümen gerekiyor. Seni evinde bulsun istediğin buluşma için evinden ayrılman gerekebiliyor. Sonu görünmeyen yolu merakla yürümen gerekiyor. Yol bitip deniz başlayınca. Bir kıyıya varıyor elbet denizin sonu. Kıyıya ya canlı varıyorsun ya da cansız vuruyorsun.“Benim evim sizin hesaplarınızdan daha anlamlıydı. Hırsınızdan büyüktü odalarımız. Niye yaktınız çocuklarımızı gözlerimizin önünde Mutlu musunuz şimdi?” diyemiyorsun…Bazen evinde buluyor seni. Dumanlar yükselmeye başlıyor birden. çabuk tutuşan evlerine ateş sıçrıyor. Bütün seslerin gökyüzünde toplandığını düşünürseniz günü her saati bir “ah” asılır Arakan’dan gökyüzüne. Çocuklar ölür. Çıplak ayakları ve toza bulanmış yüzlerine bakmayın. Tertemiz gider onlar.

Kadınlar ölür. Adamlar ölür. Yanarak ölür, kahırla ölürler. Cennet meyvesi pahalıdır. Kalp, asıl sahibine dönene kadar acır insan. Sonrası umman, kevser, Peygamber (s.a.v) Müslümanlar etle tırnak gibi midir gerçekten? Sökülüyor tırnaklarımız. Etiniz acımıyor mu?” diyemezler…Ahzab suresinde övülen adam ve kadınları anlatabilirim size. Sizin üzüldükleriniz için son diye yazılan haberlerin “son” olduğunu mu zannediyorsunuz? Acıyı onlar çekiyor size pay düşmeyecek mi zannediyorsunuz? ilkokulda öğretmene şikâyet edilmekten korkanlar! Sizi Allah’a şikâyet etmeye gidiyoruz. Her yaptığınızı, yapmadığınızı, söylediğinizi, her sustuğunuzu, her gördüğünüzü, her gözünüzü kapadığınızı, her oturuşunuzu, her kalkmayışınızı bir bir Her şeyi anlatacağım.

Ben gidiyorum…fikir kalsın istiyorum. Zorla karşılaşınca ölüm korkusundan istikametini şaşıranlarla biz ölümden aynı şeyi anlamıyoruz. Bu imtihandı. Kolay olacağını söylemedi kimse. Sancısız olacağını, bedelsiz olacağını. yola baş koymak, sonunda bu uğurda o baştan vazgeçmek demekti. Bizim için karar aldıklarını zanneden ahmaklar var. Bu karar ancak göklerde alınmış olabilir. Siz kimsiniz ki..Kulunu razı etmek için Yaratıcıyı üzecek değiliz Ben gidiyorum…
Benden önce giden arkadaşlarımın yanına, Rasulullah’ın yanına. Siz kalacaksınız. Kimin doğru olduğu benim gittiğim yerde çıkacak ortaya…
Ben gidiyorum…Çeki düzen verin kendinize. Sıranın size geleceğini unutmayın. Şehadetin şehid gibi yaşayanlara nasip olacağını, Allah’tan başkasına kul olunmayacağını hatırlayın her daim.

Ben gidiyorum…İbret alın yolculuktan. Bir araya geldiklerinde aynı anda ayaklarını yere vursalar dünyayı sallayacak kardeşlerim.gözünüzün önünde yürüyeceğim ipe. Korku görmeyeceksiniz. Endişe sezmeyeceksiniz. Öfkemi de beraberimde götüreceğim.Ben gidiyorum…Dilerim bu gidiş size kim olduğunuzu hatırlatsın. Mazlumlar için ayağa kalkmanın bir yolunu sağlasın. İpler adedince baş istense, deseler ki bu bedel kıyam içindir, az kalır giden başlar! Boşuna terk etmez canımız bedenimizi. Mükâfatını O’ndan biliriz. Kalanlara ibret olmadığı üzer bizi…

Size son sözlerim şudur; Her zaman batılın, zulmün ve haksızlığın karşısında mücadeleye devam edeceksiniz. Bir mümin asla Allah’tan ümidini kesmez. Hayatınızın sonuna kadar Allah yolunda görevinizi sürdüreceksiniz. Batılın tüm tuzaklarına ilimle cevap vereceksiniz. Kadınlarımızın yetiştirilmesine ve ahlâka önem vereceksiniz. Cemaat-i İslami’de asla lider problemi yaşanmayacaktır. Durum ne kadar kötü olursa, o kadar iyi ve kaliteli liderler yetişecektir. yaşlandım. Rabbim her an canımı alabilir. şehit olarak Allah’ın huzuruna gitmek istiyorum. Benim şehadetim ile değişim başlayacaktır. Halkım ve dünya Müslümanlarından dua istiyorum. dünyada bir daha görüşemezsek, cennette görüşeceğimizi ümit ediyorum inşallah."
Motiur Rahman Nizami. 


Kaynak haksözhaber.net

Abdulkadir Molla'nın, eşine yazdığı mektubta
Abdulkadir Molla idam kararının Bangladeş yönetiminin adaletsizliğine dalalet olduğunu şehadetinin yönetimin çöküşünü başlatacağını Bangladeşin Hindistan'ın buyruklarıyla hareket ettiğini söylüyor eşine öğütlerde bulunuyor.

Abdulkadir Molla'nın mektubu
Bismillahirrahmanirrahim

Sevgili hayat arkadaşım, Esselamualeykum ve rahmetullah Bugün karar açıklandıktan sonra, sonuç hapishaneye ulaşacak ve idam hücresine alınacağım.hükümet son zamanlarını yaşıyor çirkin suçu işlemekte acele edecekdir. İtiraz dilekçesi sunduk kabul edileceğinden şüpheliyiz. Kabul etseler bile kararı değiştirip değiştirmeyeceklerini bilmiyoruz.Yüce Allah bize kurulan komploya izin vermeyecektir inşallah. Allah’ın hakkımda vereceği karara razıyım.İnançsızlar haksız yere peygamberleri öldürdüler. Rasulallah’ın (sav) birçok arkadaşı, hanım sahabeler vahşice öldürüldüler. Şehitler, canlarını feda ederek, Allah’ın İslam’ı muzaffer kılmasına yardım ettiler. Allah benim için neye karar verecek bilemeyiz.

Cemaat-i Shibir’e olan korku ve nefret Hindistan’ın her yerine yayılmış Başdan söylediğim gibi, aleyhimize alınan tüm kararlar Hindistan tarafından planlanıyor. Avami Ligi istese bile dönemez. iktidara gelebilmeleri, Hindistan’a teslim olmalarından kaynaklanmaktadır.Birçok insan, ilke ve etik hakkında konuşuyor. ülkemizdeki basın hükümetin adaletsiz tutumlarını destekliyorken, hükümetin ilke ve etikten bahsetmesinin anlamı nedir?Mahkeme cellat rolüne bürünmüşken masum insanları öldürme arzusuyla sarhoş olmuşken, adalet beklenemez. tek pişmanlığım var; halkımıza benim adaletsizce idam cezasına çarptırılma nedenini açıklayamadım. medyanın bize düşman olması tam olarak mümkün değil. Halkımız ve dünya gerçeği öğrenecekler.

ölümüm bu baskıcı rejimin çöküşüne sebep olacak inşallah yapılan bu adaletsizlik İslami hareketin uzun yol kat etmesine vesile olacaktır. Dün Tevbe Suresi'ni  okudum.  19. ayette, canla ve malla Allah yolunda cihadın ödülünün Allah'ın evine Kabe'ye hizmet etmekten ve hacılara su vermekten daha önemli olduğu yazıyordu. Allah belirtiyor ki, Allah yolunda adil bir İslam toplumu için, adaletsizliğe karşı savaşırken canlarını verenler, ecelleriyle ölenlerden, daha yüksek mertebeye sahiptir. Allah beni cennetinde onurlu bir yere getirmek istiyorsa ölümü, kucaklayabilmek için hazır olmalıyım. zalimlerin elinde adaletsiz bir ölüm cennete kesin bir bilettir.Yanlış hatırlamıyorsam 1966 yılında, Mısır'ın tiranı Albay Nasır, Seyyid Kutub, Abdulkadir Udeh ve birçoğunu ölüme mahkûm etmişti. "

İslami Hareket yolunda dava ve sıkıntılar" konulu birçok vaaz dinledim. Profesör Gulam Azam sol eliyle omzuma dokunur ve derdi ki, "Bir gün darağacından sarkan urgan bu omuzlara da düşebilir". Ben de ellerimi omuzlarıma götürür ve bunu düşünürdüm. Eğer Allah gerçekten kararını yerine getirecek, İslami Hareketi ve beni zalim rejimin düşüşü için ileriye taşıyacaksa, kayıp nedir ki? Şehitlerle ilgili yüksek konumdan bahsederken, O mübarek Peygamber (sav) şehit olmak için tekrar tekrar hayata gelme arzusunu dile getirmişti.  Şehit olarak ölenler cennete girdiklerinde tekrar dünyaya dönmek ve Allah yolunda yeniden şehit olmak arzularını dile getireceklerdir. Allah'ın sözü muhakkak haktır, peygamberin sözü kesinlikle doğrudur.

şüpheye düşende iman namına hiçbir şey yoktur!
hükümet beni asarsa, cenazemin Dakka'da yapılmasına izin vermeyebilir. mümkünse cenazemi köyümdeki cami ve evimde düzenleyin. Padma Nehri'nin öbür tarafında yaşayan insanlar cenazeme gelmek istiyorlarsa, evimin tarafına geçmeliler. Mezarımın annemin ayaklarının dibinde olmasını istiyorum. Mezarı taşla/mermerle çevirmek gibi pahalı/müsrif ve bidat uygulamalara başvurmayın. elinizden geldiğince yetimlere sadaka verin. İslami Hareket şehitlerinin ailelerine yardım edin, yalnız bırakmayın, benim tutuklanmamdan sonraki protestolarda şehit olanların. ailelerine öncelik verin.

Peyori, ah Peyori, Sana ve çocuklarıma karşı görevlerimi yerine getiremedim. beni affet ve ödülünü Allah'tan bekle. Allah'a dua edeceğim, ikimizi, sen çocuklarımıza ve Allaha karşı görevini yerine getirdikten sonra bizi buluşturması için. Sen de dua et, Allah Dünya’ya dair tüm sevgi ve isteği zihnimden çıkarsın tüm kalbimi Allah ve Resulü’nün sevgisiyle doldursun. İnşallah, cennetin merdivenlerinde buluşuruz. Çocuklarıma helal kazancı öğütle. Farz ve vacib ibadetlerinize dikkat edin, özellikle namazlarınıza. Aynı tavsiyeleri akrabalarıma ilet. Babama baş sağlığı dile, onu rahatlat, ben gittiğimde hala hayattaysa…
Abdülkadir Molla
Bunu ilk beğenen sen ol.
General
RE: Ortadoğu
Kaynak vikipedi.com

Muammer Kaddafi

Muammer Muhammed Ebu Münyar el-Kaddafi (7 Haziran 1942, Sirte - 20 Ekim 2011, Sirte), eski Libya lideri. 1969 da yaptığı darbe ile iktidara gelip, 1970'ten 1972'ye kadar Libya başbakanlığı, 1972'den 1979'a kadar ise Libya devlet başkanlığı görevini yürüttü. 42 yıl  Libya'yı yönetti.dünya kamuoyu tarafından  diktatör olarak görülmüş olsa da Kaddafi bunu reddetti Libya halkına rehber ve yol gösterici olduğunu söyledi. 2011 Libya İç Savaşında kurduğu rejim devrildi isyancılar tarafından linç edilerek öldürüldü.1963 te Libya  Üniversitesi Tarih Bölümü'nü bitirdi. Bingazi Askeri Akademisine girdi. 1966 da mezun olduktan sonra İngiltere'ye giderek askeri uzmanlık eğitimi gördü.

1956 yılında Arap milliyetçiliğinden etkilenerek anti-siyonist hareketlere katıldı. 1959 da okul arkadaşlarıyla  Özgür Subaylar Hareketi adını alacak gizli bir örgüt kurdu. 1969 da  yüzbaşılığa terfi etti. Kral I. İdris'e karşı 1 Eylül 1969 da darbe yaptı. Albay rütbesi alarak Libya Silahlı Kuvvetleri komutanı oldu. Devrim Konseyi adına denetimi ele geçirip anayasal kuruluşları feshetti. İslam ilkelerine dayanan  İslamî  Sosyalizm kuracağını açıkladı. Arap Birliği için çalışacağını, bağımsız ülkelerle ırkçılığa, sömürgeciliğe ve toplumsal baskıya karşı çıkacağını söyledi. ABD'nin 7 Eylül 1969 tarihinde Kaddafi'yi tanıması üzerine kral görevini terk etti.
Cemal Abdülnasır'ı örnek aldı. Mısır'daki reformları kendi ülkesinde de uyguladı.

16 Ocak 1970 tarihinde yeni anayasada başbakanlık ve savunma bakanlığını üstlendi. İngiliz askeri üstlerini ve birliklerini ülkeden çıkardı. Petrol şirketleri ulusallaştırıldı.  İtalyan ve Yahudi  azınlığın mal varlığına el koyarak onları göçe zorladı Abdülnasır'ın ölümüyle Arap dünyasında onun rolünü üstlendi Afrika   Müslümanlarına  ve Arap ülkelerindeki sol eğilimli hareketlere destek oldu. SSCB'yle yakın ilişkideydi 1982-1983 yıllarında Afrika Birliği Dönem Başkanlığı yaptı.
Kıbrıs Harekâtı sırasında Türkiye'ye askeri yardımda bulundu. Türkiye'yi ABD ve İsrail ile yakınlaşıp beraber hareket etmekle suçladı 1996 da Libya'yı ziyaret eden Türkiye Başbakanı  Erbakan'ı sertçeeleştirdi.

Kaddafi, 1998 de Türkiye ile Suriye'nin arasının gerilmesinden sonra Türkiye'nin Kürt ayrımcılığı yaptığını ve İsrail'in Suriye'yi işgalini kolaylaştırmada öncü rol oynadığını ifade etti. Türkiye'nin Suriye'ye saldırması halinde, Libya'daki Türk şirketlerini kapatacaklarını ve Yunan şirketlerinin çalışmasına izin vereceklerini açıkladı.
2011 de Arap Baharı'nın etkisiyle ülkede  iç savaş yaşandı. 23 Ağustos 2011 tarihinde Trablus'un düşmesiyle Kaddafi rejimi yıkıldı. 20 Ekim 2011 de,memleketi Sirte'de, Ulusal Geçiş Konseyi askerleri tarafından yakalandı. Halk tarafından linç edilerek öldürüldü. Sol kulak ile göz aralığının ortasında ve sağ alt karın  boşluğunda  kurşun izleri bulundu.Linç edilerek öldürülmesi tepkiye sebep oldu Kaddafi'nin cesedi "Afrika Pazarı" adı verilen pazardaki soğuk hava deposunda tutuldu insanlar Kaddafi'nin cesedi ile fotoğraf ve video çektirdiler. Kaddafi 25 Ekim 2011 de Sahra Çölü'nde kimsenin bilmediği bir yere gömüldü.
Bunu ilk beğenen sen ol.
General
RE: Ortadoğu
Kaynak haber7.com

Şehit Şeyh Ahmet Yasin'in duası

intifadanın büyük önderi Şeyh Yasin, İsrailli Siyonistlerce saldırı sonucu şehit edildi. Yasin'in Filistin ayakta durdukça unutulmayacak duası:
Şeyh Yasin, vücudu felçli olmasına rağmen Allah yolunda mücadeleden geri kalmadı., hayatı boyunca Kudüs'ü işgal eden Siyonistlere karşı 'dik durup' kelle koltukta yaşam sürdürdü İslam ümmetinin her ferdinin örnek alması gereken bir mücadeleciydi Şeyh Yasin, 1937 de Filistin'in Askalan şehri el-Cevra köyünde dünyaya geldi. Üç yaşında iken babası vefat etti Yasin, yaşamını annesi ve kardeşleriyle sürdürdü. 1948 de Siyonist katillerin Filistini işgal etmeleri üzerine ailesiyle Gazzeye göç etti. Bu, küçük Yasin'in ilk hicretiydi. İlköğrenimini 1952 de Gazze şehrindeki İmam Şafii Okulu'nda tamamladı.

er-Rihal Ortaokulu'nda ve Filistin Lisesi'nde okudu. Ahmet Yasin, 1952 de arkadaşlarıyla gittiği yüzme havuzunda geçirdiği kaza sonucu felç oldu. KELLE KOLTUKTA BİR YAŞAM sürdü Felçli vücuduna rağmen gençliğinde kendini en iyi şekilde yetiştiren Yasin, yaşamını Siyonist İsrail'le mücadeleye adadı. Filistinli gençlere islamı öğretiyor, Siyonist İsrail'in işgal ettiği topraklardan kovulması için mücadele yönünde telkinlerde bulunuyordu. Siyonistler Ahmet Yasin'i engellemek için 1984 te Şeyh Yasin ve arkadaşlarından pek çok Filistinliyi tutukladı Şeyh 13 yıl hapse mahkûm edildi. Şeyh Yasin'in mücadele azmini kıramadılar İsrail zindanlarından Filistinlilere mücadeleyi hızlandırmalarını istedi.

Tekerlekli sandalyesinde İsrail zindanlarından Siyonistlere meydan okuyan Yasin' Filistinli gençleri ateşledi. . İntifadanın büyüdüğünü fark eden Siyonistler, Filistinlilerle işgalciler arasında gerçekleştirilen esir değişiminde Ahmet Yasin'i serbest bırakmak zorunda kaldı. İsrail zindanlarından kurtulan Yasin Filistinli kitlelerin Siyonist işgalcilere karşı sürdürdükleri cihadın başına geçti. İsrailliler Şeyh Yasin'i ölümle tehdit ettiler. Şeyh Yasin tehditleri ciddiye almayarak Siyonistlerle mücadele etdi Siyonistler, 18 Mayıs 1989 da Yasin'i yeniden tutukladılar. 16 Ekim 1991 de Şeyh hakkında israili yıkıp yerine İslami esaslara dayanan bir devlet kurmak suçundan ömür boyu hapis cezası verildi.

Şeyh Ahmet Yasin filistinin intifada lideridir, müebbet cezası verilince siyonist israile şu cevabı vermiştir Yaşasın bağımsız Filistin' işgalci israili kabul etmiyorum ey israil Hayber çok uzak değildir. Hayber'de Peygamber ve ashabının dedelerinize neler yaptığını iyi biliyorsunuz. size yapacaklarımızı göreceksiniz. İslâm'ın gençleri Kudüs'ü özgürleştirecekler.çocuklarımızı, kadınlarımızı, özgür Kudüse fedaya hazırız' Bekle Kudüs, İslam ümmeti Aksa'nın önünde bayram yapacak' dedi

Ahmet Yasin çektiği bütün çilelere rağmen davasından zerre kadar taviz vermedi zindana sabretti. Bütün vücudu felçli halde sekiz buçuk yıl zindanda kaldıktan sonra rahatsızlığının artması üzerine 30 Eylül 1997 Salı akşamı serbest bırakılarak tedaviye Ürdün'ün başkenti Amman'a getirildi. Tedavi olduktan sonra çok sevdiği Filistin topraklarına dönmek için yola çıktı. Yıllardır özlemini çektiği Filistin'de yüz binlerin gözyaşları ve sevgi gösterileriyle karşılandı. Karşılanmada yaptığı konuşmada 'Bekle bizi Kudüs, bir gün geri döneceğiz. Bütün İslam ümmeti Mescidi Aksa'nın önünde bayram yapacak' dedi. Gazze'ye dönüşünün ardından Filistin direnişindeki manevi lider mevkiine yeniden oturarak mücadelesini devam ettirdi

Siyonistler sonunda Şeyh Yasin'in çalışmalarını engellemek için haince bir plan yaptılar. İntifadanın öncüsü Şeyh'i öldüreceklerdi. kararlarını hayata geçirmek için harekete geçen Yahudiler, 22 Mart 2004 de camide kıldığı sabah namazından çıkarken Ahmet Yasin'e kalleşçe saldırdılar. Şeyh Yasin kalleş saldırıda 2 arkadaşıyla Peygamber'e komşu olmak için kutlu diyara yolculuğa çıktı. Siyonistler Ahmet Yasin'i şehit ederek intifada hareketi bitireceklerini sandılar. Ahmet Yasin'in şehadeti Abbas Musavi'nin, Yahya Ayeş'in şehadetinde olduğu gibi intifada hareketini güçlendirdi.Siyonist İsrail'e taş atan, kendilerini Kudüse feda eden gençler, Ahmet Yasin'in yolunun Yahudiler işgal ettikleri topraklardan kovulana kadar sürdürüleceğinin en güzel göstergeleri. 

ŞEHİD AHMED YASİN'İN DUASI 

'Allah'ım! Ümmetin suskunluğunu Sana şikâyet ediyorum!' Bırakın savaşçı onuruyla ölelim! 
'Allah'ım! Ümmetin suskunluğunu sana şikâyet ediyorum! Ben ki kocamış bir yaşlıyım. Kurumuş iki elim, ne kalem tutuyor ne de silah Sesimle yeri inletecek bir hatip değilim Ben saçları ağarmış, ömrümün son demlerinde, türlü hastalıkların yıktığı ve üzerinde belâların estiği biriyim Siz ey Müslümanlar! Suskun ve aciz, helâk olmuş ölüler! 
kalpleriniz sızlamıyor mu, başımıza gelen felâket karşısında? Bir halk yok mu? Hiç mi kimse yok, Allah için ve ümmetin namusu için kızacak? 
Şerefli direnişçilerken, bizleri katil teröristler ilan edenlere karşı duracak! Bu ümmet utanmaz mı, şerefi çiğnenirken? 

Siyonist katilleri ve uluslararası işbirlikçilerini görmezden gelirken! Omuzlarımıza el verecek gözyaşlarımızı silecek bir bakış! ümmetin kurumları, sivil güçleri, partileri, Allah için kızmaz mı? Tümü sokaklara dökülüp, bizim için dua etmeye; 'Ey Rabbimiz! Gücümüzü topla, zaafımızı gider ve mü'min kullarına yardım et!' diye çağıramaz mı? gücünüz yetmiyor mu
Yakında ölümlerimizi duyacaksınız, o zaman alınlarımızda şu yazılacak:'Bizler direndik! İleri atıldık ve kaçmadık!' çocuklarımız, kadınlarımız, yaşlılarımız ve gençlerimiz ölecek! Onları, bu suspus ve bön ümmete yakıt yapacağız! 
Bizden, teslim olmamızı ve beyaz bayrak dikmemizi beklemeyin biz, bunu yapsak da öleceğimizi biliyoruz. Bırakın savaşçı onuruyla ölelim!

Dilerseniz bizimle olun, öcümüzü her biriniz boynuna taksın! Dilerseniz acıyarak ölümümüzü izleyin! Temennimiz, Allah'ın, kısas almasıdır! Umarız bizim aleyhimize olmazsınız! Allah aşkına, aleyhimize olmayın! Ey ümmetin liderleri, ey ümmetin halkları! 'Allah'ım! Sana şikâyette bulunuyorum... Gücümün azlığını, imkânımın yetersizliğini ve insanlara karşı zaafımı Sana şikâyet ediyorum. Sen bizim Rabbimizsin... Bizi kime bırakıyorsun? Bize cehennem olacak uzaklara mı? Veya düşmana mı? Allah'ım! Akıtılan kanlar, dokunulan ırzlar, çiğnenen hürmetler, yetim bırakılan çocuklar, oğlunu yitirmiş anneler, dul kalmış kadınlar, yıkılmış evler ve ifsad edilmiş ekinler aşkına Sana şikâyette bulunuyorum. 
Sana şikâyette bulunuyorum! Gücümüz dağıldı... Birliğimiz bozuldu... Yollarımız ayrıldı... 
Halkımızın zaafını ve ümmetimizin bize yardım edip, düşmanı yenmedeki aczini Sana şikâyet ediyoruz...'

Kaynak yeniakit.com.tr

'İsrail, 2027'ye kadar yıkılacak'

Filistine zulmeden, insan haklarını hiçe sayan işgalci İsrail kapana kısıldı. Hamas'ın efsane isimi Şeyh Yasin ise 1999 da verdiği röportajda İsrail'in 2027'de yıkılacağını söylemişti.Yasin verdiği röportajda İsrail'in 2027 ye kadar yıkılacağını iddia etmişti. iddiasını Kur'an-ı Kerim'e dayandırdı ve şunları söyledi İsrail zulüm ve gasp üzerine kurulmuştur. Zulüm ve gasp üzerine kurulanların kaderi yıkılmaktır. İsrail gelecek asrın ilk çeyreğinde son bulacak inşallah. Tam olarak 2027 senesinde İsrail diye bir varlık olmayacak
Kur'an'a inanıyorum. Kur'an, milletlerin 40 yılda bir değiştiğini söylüyor. Birinci 40 yılda 'Felaket Dönemi'İsrail'in kuruluşunu yaşadık. İkinci 40 yıl; intifada, mücadele, meydan okuma, savaş misilleme dönemi oldu.

Üçüncü 40 yılda, beklenen son gelecek İnşallah."
"Kur'an günümüze işaret ediyor" Siz onların çıkacaklarını sanmamıştınız (Haşr suresi 2.ayet). Yani Müslümanlar Yahudilerin galip geleceğini düşünüyordu. Onlar kalelerinin, kendilerini Allah'tan koruyacağını sanmışlardı. Devletler, güçleri ile saldırıyor ve Müslümanlar onların başaracağını sanıyordu Ümmetimiz Filistin'i özgürlüğüne kavuşturabilir Bizler durumumuzdan, imkanımızdan, güç ve geleceğimizden şikayetçiyiz. Onlarsa 'Dünyanın en büyük cephaneliği bizde, bizimle kim başedebilir' diyor. Onlar güçlerinden kibirli! Biz zayıflığımızdan tedirginiz. Allah'ın iradesi galip gelecektir. Saati geldiğinde bu rejim göz açıp kapanıncaya kadar yıkılacak. yeryüzünde bozgunculuk sürmez. Kur'an onların yeryüzünde bozgunculuk yaptığını söylüyor. Onlar yeryüzündeki değerleri parçalıyor. 'Allah, işinde galiptir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler(Yusuf suresi 21.Ayet)'.

Şeyh Ahmed Yasin kimdir?

Şeyh Ahmed Yasin, Filistin'in Britanya Mandasında yönetildiği dönemde Aşkelon El-Cura'da doğdu. Doğum tarihi 1 Ocak 1929' kendisi 1938'de doğduğunu iddia etmiştir3 yaşında iken, babası Abdullah Yasin'i kaybetti. İsrail'in kurulmasıyla 1948 Arap-İsrail Savaşı'nın ardından binlerce Filistinli gibi mülteci konumuna düştü Gazze Şeridi'ndeki Curat Şams bölgesine sığındı.
12 yaşında sporda yaralandı ayakları felç oldu. Lise eğitiminin ardında Kahire'deki El-Ezher Üniversitesi'ne gitti ve Müslüman Kardeşler'e katıldı.Gazze'ye döndü ve öğretmenlik yaptı camilerde vaazlar verdi. Gazze İslâm Enstitüsü'nün başına getirildi. evlendi ve 11 çocuğu oldu.

Müslüman Kardeşler'in Filistin koluyla ilişkideydi 1987'de İntifada hareketinde Rantisi ile Müslüman Kardeşler'in Filistin Kanadı'nı kurdu ve ruhani lideri oldu. Kurduğu Hamastan İsrail nefret etdi.18 Mayıs 1989'da İsrail Güvenlik Güçlerince tutuklandı. işkenceye uğradı, dört gün tahta bir sandalyeye bağlı olarak oturtuldu uyuması engellendi. Ramallah Cezaevine gönderildi.Sekiz yıl hapis kaldı Eylül 1997'de Ürdün'de yakalanan iki Mossad ajanıyla takas edilerek serbest bırakıldı. Amman'da El Hüseyin Tıp Merkezi'nde Kral Hüseyin tarafından tedavi ettirildi Gazze'ye döndü. 6 Eylül 2003 de İsrail Hava Kuvvetleri'ne mensup bir F-16 Gazze'de füze saldırısında bulundu. Yasin kurtulmayı başardı.

İsrailli yetkililer hedefin Yasin olduğunu doğruladı
Ahmed Yasin 22 Mart 2004 de bir İsrail saldırısıyla şehit edildi. Sabah namazdan dönerken İsrail helikopteri Yasin ve iki korumasının üzerine füze fırlattı. Yasin ve korumaları, dokuz kişiyle birlikte olay yerinde şehit edildi.Yasin'in iki oğlu ondan fazla kişi saldırıda yaralandı. Yasin'in yerine Abdülaziz Rantisi Gazze Şeridi'nde HAMAS'ın yeni lideri oldu ancak Rantisi 17 Nisan 2004 de İsrail tarafından şehit edildi.
Bunu ilk beğenen sen ol.
General
RE: Ortadoğu
Kaynak dünyabülteni.net

Milli Mücadelede Libyalı bir mücahid şeyh sunusi

Şeyh Ahmed Sünusi Kemal Paşanın padişaha isyan ettiği zararlı propagandaları etkisiz hale getirmeye çalıştı. Her gittiği yerde Milli Hareketin cihad olduğunu İslamiyet’in kurtarıcısı ordumuzu” desteklemenin herkese farz olduğunu ifade etti.
Libya’daki Sünusiye tarikatı ve şeyhi Ahmed Sünusi Osmanlı Devletine bağlı idi. 1911 de İtalya Trablusgarp’ı işgal edince bölgeyi savunamayan Osmanlı çare olarak Sunusileri harekete geçirecekti.  Onlara yardım olarak Enver Paşa ve Mustafa Kemal Paşa gibi subaylar gönderildi. Trablusgarp’a giden Osmanlı subayları Sünusileri örgütleyerek bir direniş oluşturdular. İtalyan işgalini durduran direniş hareketi Trablusgarp’ın Uşi antlaşması ile  İtalya’ya bırakılmasından sonra faaliyetlerine devam etti.  

direnişten Trablusgarptan tüm bölgeye yayıldı.
Enver Paşa Sünusileri Teşkilat-ı Mahsusa’da görevlendirildi. Trablusgarp başta  olmak üzere Afrika’da İtalyanlara, İngilizlere ve Fransızlara karşı direnişi örgütledi.  Sünusiler I.Dünya savaşında Osmanlının ilan ettiği cihada katıldılar. Şeyh Ahmed Sünusi tüm İslam alemine cihad beyannamesi yayınladı. itilaf devletlerine karşı mücadele etti. Sunusi tarikatı ve şeyhi İslam dünyasında büyük bir itibar kazandı. 1918 de İstanbul’a davet edilen Şeyh Sünusi Haydarpaşa’da Enver ve Cemal Paşaların da bulunduğu kalabalık bir  heyet tarafından karşılandı. İslam dünyası üzerindeki nüfuzundan dolayı İslam ülkelerini dolaşması Osmanlılara ve halifeliğe karşı bağlılığı güçlendirmesi istendi.

Sultan Mehmed Reşat’ın vefatıyla seyahate çıkamadı. Şeyh Ahmed Sünusi öylesine itibarlıydı ki Sultan Vahdettin’in tahta çıkışında bulundu. Padişaha kılıç kuşatıp duada bulundu. Şeyh Ahmed ülkesine dönmeden Osmanlı mağlub olmuş Mondros ateşkesi imzalanmıştı. Ülkesine dönemeyen Şeyh Sünusi  Sultan Vahdettin’in isteğiyle Bursa’da ikamet etti. Batı Anadolu’da Yunan işgalleri başlamıştı. işgale karşı kurulan direniş toplantılarına katıldı direnişe destek verdi. Bursa’daki ikametinin beşinci ayında Mart 1920’de Albay Bekir Sami Bey’e Milli Mücadele hizmet etmek istedi

Bekir Sami Bey isteği Kemal Paşaya şöyle iletiyordu:  Bursa’da oturmakta olan Şeyh Sunusi hazretlerinin yaveri binbaşı Salih Bey bana gelerek İslam ordusundan fayda umuluyorsa, şeyh hazretlerinin her türlü hizmeti kabule hazır olduklarını bildirmiştir.”Ankara’da Kemal Paşa talepten memnundu şöyle diyecekti:  Şeyh Sunusi hazretlerinin milli mücadele hususunda gösterdikleri hissiyata şükran arz eyleriz. Hilafet makamının işgali faciası karşısında şeyh hazretlerinin duydukları infial hissinin İslam alemine tebliği lazım ve faydalı olacaktır.” Kemal Paşa ardından Şeyhin Bursa’dan Ankara’ya nakli için hazırlıklara başlandı

Şeyh Ahmed Sünusi Ankara’ya gelişinde büyük bir teveccühle karşılandı. Şeyhin onuruna Meclisde yemek verildi. Şeyh yaptığı konuşmada şunları söylüyordu : “İslamiyetin yok olması gibi bir halin meydana çıkması üzerine Müslümanların ümitleri kesildiği sırada Mustafa Kemal Paşa Hazretleri, arkadaşlarıyla beraber din uğruna savaşmaya başladı Ve siz de beraber savaştınız, cihat ettiniz. Bu hizmet bütün İslam aleminin devamına, İslam aleminin kurtuluşuna ait mukaddes bir vazifedir.”  
Kemal Paşa da, konuşmasında Sünusilerden ve Şeyh Ahmet Sünusi’den övgü dolu sözlerle bahsedecekti :

“Sünusi teşkilatı diğer teşkilatlar gibi sadece bir tarikat değildir; bu tarikat insanlığı İslamiyetin saadet yolunda yürütmeye yönelik esaslı bir teşkilattır. Bu gece huzurlarıyla müşerref olduğumuz zat, İslam aleminde büyük bir esasa dayanan mukaddes bir teşkilatın başında bulunan yüce bir zattır. (…) Benim ve arkadaşlarımın gördüğü gibi Sunusiler Afrikada insaniyet ve medeniyet hususunda öncü olmuşlardır. Dolayısıyla kendilerinin İslama yapacağı hizmetler, şimdiye kadar olan hizmetlerini taçlandıracaktır. Ve Türkiye devletinin, İslam cihanının dayanak merkezi Türkiye devletinin sağlamlaştırılmasına hizmet etmiş olacaklardır. Seyid Ahmet Şerif Sünusi Hazretlerinin hizmetlerine şahsım ve TBMM namına teşekkür arz eylerim.” 

Şeyh Ahmed Sünusi’nin görevi Anadolu’daki Milli Mücadeleyi güçlendirmek ve İslam dünyasındaki direniş hareketlerini Türkiye’nin etkisine almaktı Böylece Ankara hükümeti desteğe sahip olacak siyasette etkili hale gelecekti. Şeyh Ahmed Sünusi Anadolu’da vaiz olarak görevlendirildi. Konya,Diyarbakır,Mardin gibi camilerde vaazlar vererek hutbeler okuyarak halkı Milli Mücadeleye desteğe davet etti. Kemal  Paşanın padişahın sözünden çıkarak isyan ettiği ona karşı mücadele ettiği yönündeki propagandaları etkisiz hale getirdi Milli Hareketin cihad olduğu “ İslamiyet’in kurtarıcısı ordumuzu” desteklemenin farz olduğunu ifade etti.

Şeyh Sünusi Anadolu’daki faaliyetlerinin dışında İslam ülkelerinde faaliyetlerde bulundu.  1 Kasım 1921’de  Sivas’ta toplanan İttihad-ı İslam Kongresinde bulundu. İslam kongresine başkanlık etti. Şeyh Ahmed Sünusi Ulu Camiinde hutbe okuyacaktı. Hutbede  Milli Mücadelenin cihad olduğunu ifade ettikten sonra cemaate şöyle sesleniyordu :  Ey Anadolu’nun kahraman İslam mücahidleri ! Siz olmasaydınız bina-ı İslam yıkılırdı. Siz bugün Kur’anı yaşatıyorsunuz.Her tarafınızı düşman sarmışken yılmayarak gaza meydanlarında can veriyor,İslam’ı müdafaa ediyorsunuz.ne büyük şereftir. Siz yalnız değilsiniz. Yüzlerce milyon Müslüman gözlerini size dikmiştir. Sizin düşmana göğüs gererek metanet göstermeniz bütün İslam aleminde bir uyanış yaratmıştır.

Her tarafta Müslüman milletler kımıldıyor, istiklallerini müdafaa ediyor, zulüm ve küfür kabusunu atmaya çalışıyor. Siz İslam’ın gözbebeğisiniz,siz Allahın tevfikine mazhar Milletsiniz. galibiyet İslam’ındır,fetih ve zafer yakındır… Aman kardeşlerim! Sabır ve sebatta devam ediniz,aranıza ihtilaf düşmesin… 
Şeyh Ahmed Sünusi faaliyetleri  ile halkın Milli Mücadelenin etrafında toplanmasında katkı sağladı. milli birlik ve beraberliği arttırdı Şeyh Ahmed Sünusi  Milli Mücadelenin ardından  1922 de Şama gitti., Fransız işgalindeki Şam’da uzun süre kalamadı. Şam'ı terk etmek zorunda kalan Şeyh Sünusi Hicaz'a giderek ömrünün son yıllarını burada ibadet ile geçirdi. 10 Mart 1933 de kutsal topraklarda vefat etti.

 kaynak saklıtarih.worldpreess.com

Ortadoğu ve Petrol Savaşları

Osmanlı haritalarında Arap yarımadasının ortasını boş görürsünüz. Nedeni basittir; petrol en önemli unsuru haline gelmemiştir.Petrol Ortadoğu’da binlerce yıl öncesinden varlığı biliniyordu. Toprağın yüzeyinde zift göletler halinde bulunuyordu. Hz. Nuh’un gemisini zift ile sıvadığı kutsal kitaplara geçmiştir. 17. yüzyılda Bakû’yu ziyaret eden Evliya Çelebi Bakû kalesinin çevresinde 500 kuyudan asidi arıtılmış siyah ve beyaz yağlar çıkarılıyor” diye yazmıştı. petrol öncelikle yakacak olarak; tıbbi tedavilerde, askeri amaçlarla kullanılıyordu İngiliz sanayisi buharlı makineden, 1892’de Alman mühendis Diesel tarafından bulunmuş dizel motora geçtiği yılda petrol önemli hale geldi.1847’de Nobel Kardeşler tarafından Bakü’de ilk kuyu ile petrol hayatımıza girdi.

sokak lambalarının yakılması için kullanılan kerosen ve parafin çıkarılıyordu. Dizel motorun icadı ile sanayiye ve ulaşım alanına girdi. 1861 yılında varil başına fiyatı 118 dolara çıkmıştı. İnanılmaz servetler kazanıldı. Nobel Kardeşlerin malikânesi bugün Bakû’nün en güzel evidir. 1879 da “Nobel Kardeşler Petrol Kumpanyası” ismiyle kendi şirketlerini kurdu. başarılı şirket, Bakû’de çıkan petrolün yarısını üretiyordu .1901 de dünyada petrol tüketimi yılda 15 milyon varildi. Çoğunluğu Bakû’den çıkıyordu. Azerbaycan paylaşılınca, yeni petrol alanları arandı. En yakın yer Ortadoğu idi. Yüzlerce İngiliz, Alman ve Amerikalı ajan petrol alanları araştırdı. en başarılısı İngiliz ajan ve arkeolog Gertrude Bell di Oxford tarih bölümü mezunu seyyah ve İngiliz ajanı bir kadındı

1899 da Kudüs’e yaptığı ziyarette Araplara büyük bir sevgi ve ilgi duydu. Arap çöllerinde seyahatler yaptı ve batılılara çöl hayatını yazdı. Araplar ona “Çölün Kızı” ve “Irak’ın Taçsız Kraliçesi” isimlerini verdinOrtadoğu’yu gezdi. kuzey Irakta petrol yatakları ile ilgilendi. Hiç evlenmedi ve nişanlısını Çanakkale Savaşlarında kaybetti. Osmanlılardan nefret etti. sağlığının bozulmasıyla bunalıma giren Bell, 12 Temmuz 1926 da uyku hapıyla intihar etti ve Bağdat’ın Sharji ilçesinde, İngiliz mezarlığında toprağa verildi.1919 yılında Gertrude Bell, Paris Konferansı’na delege katıldı Irak devletinin sınırlarının belirlenmesi için çalıştı. Irak sınırlarını çizdi

.Ortadoğu’da devletlerin sınırları ve batılı şirketlere petrol kuyularını paylaştıran Üsküdar doğumlu ermeni Osmanlı vatandaşı Kalust Sarkisdir. Osmanlı İmparatorluğu’nun petrol kaynaklarını ve Mezopotamya’daki petrol rezervlerini ele alan raporu padişah Abdülhamit ‘e hazırlamıştır. 1912’de Irak petrol yataklarını işletmek üzere, Shell’in % 25, Alman yatırımcıların % 25, Türkiye Milli Bankası’nın % 35 ve Kalust Gülbenkyan’ın da % 15 hissesine sahip olacağı Turkish Petroleum kurulmuştur. I.Dünya savaşını kaybeden Osmanlı, dağıldıktan ve sonra, Ortadoğu’nun İngilizler ve Amerikalılar arasında paylaşımında sorun çıkınca Gülbenkyan çağrıldı Ortadoğu’da petrol alanlarını, kontrol eden kabileleri ve Osmanlıyı çok iyi tanıyordu

A.B.D. şirketlerinin devreye girmesiyle Gülbenkyan taraflar arasında arabuluculuk yaparak, Oil Company, Shell Group, arasında Red Line Kırmızı Çizgi Anlaşması olarak bilinen anlaşmanın 1928’de akdedilmesini sağlamış, Osmanlının eski topraklarında petrol yataklarındaki kırmızı çizgileri çizmiştir. Yüzde beşlik payını muhafaza etmiştir. II. Dünya savaşında Gülbenkyan ortaklıktan çıkarılmış ve dava açmış davayı kaybettikten sonra hayata küstü ve II. Dünya Savaşına girmeyen Portekiz’e yerleşti, sanata ve ermeni vakıflarına yardımlarda bulundu. 1955 te vefat etti.Ortadoğuda sınırları belirleyen savaşlar ve milletler değil, petrol alanları ve kabile reisleridir. Osmanlı haritalarında çöl alanı olarak gösterilen Necd bölgesinde çok sayıda küçük kabile reisi vardır

1765’de ölen İbn Suud isminde küçük kabile reisi, dar bir vahada ticaret yolunu kontrol ediyordu. Muhammed Abdülvahhap (1703-1766) isminde Vahhabi inancının kurucusu vaiz bölgeye geldiğinde, İbn Suud Sünni Vahhabi görüşünü benimsedi. Kendisine parasal destek verdi. Abdülvahhap, Muhammed İbn Suud’tan -Vahhabi olmayan Müslümanlar- inanmayanlara karşı cihat etmesini, kendisinin din lideri, İbn Suud’un Arabistan lideri olacağını söyledi. İbn Suud bağlılık yemini etti.Suudi Kralı ve ABD Başkanı Roosevelt Vahhabilik görüşünün en önemli unsuru; “kolay anlaşılır ve yoruma kapalı olması” idi. Bu nedenle yerel Müslüman kabilelerce benimsendi. basitleştirilmiş “tevhit” anlayışını ve ayetleri olduğu gibi kabul ediyordu.

Sufi zikri, Şii matemi ve fakihleri, Osmanlı anlayışını ret ediyor, şeriatı yorumsuz ve tartışmasız kabulü ile ayetlerin dışında hiçbir fikri veya ulemayı kabul etmiyordu. Türbeler yıkıldı, kutsal sayılan nesneler “batıl” diye yasaklandı. Sufiler ve Şiiler ile Vahhabi olmayan binlerce Müslüman kılıçtan geçirildi. Sünni-Vahhabilik İbn Suud tarafından desteklendi ve yayıldı.1818 de Mısır Hidivi Kavalalı Mehmed Paşa, padişah ve halifeden gelen emir ile Mekke’yi eline geçiren Vahhabileri yenerek, Mekke’den çıkardı çöle Necid bölgesine gönderdi İngilizler vahhabileri, Basra petrol alanları karşılığında silah ve ordu ile desteklemek istediklerini belittiler

Suudi varisi Şeyh Abdülaziz (1880-1953) Osmanlıya karşı I. Dünya Savaşı sonrası İngiliz silah ve subayları yardımı ile ilk ordusunu kurdu. İdari merkez Ahsa’yı ele geçirdi 1921-1926 arasında Mekke, Cidde ve Asir’i ele geçirerek topraklarını genişletti ve 1926’da Hicaz kralı, 1932’de Suudi Arabistan kralı ilan edildi. Vahhabiliği kabul etmeyen herkes sürgün edildi ya da öldürüldü.1936’da ilk petrol yatağı bulundu ama II. Dünya Savaşı petrol çıkarma işini engelledi, savaş sonrasında kuyu açma çalışması hızlandı. Suudi Arabistan’ın topraklarında petrol arama haklarını – İngiliz değil – ARAMCO adlı firma kazandı. ARAMCO, petrol sahalarında arama yapmak için ABD hükümetinden yardım aldı.

14 Şubat 1945 de Roosevelt ile Suudi Arabistan’ın yöneticisi İbn Suud buluştu. buluşmanın adresi, Kızıldeniz’deki Amerikan savaş gemisiydi. iki lider saygı çerçevesinde samimi temas kurdu Büyük Britanya Başbakanı Winston Churchill’in, Roosevelt Suud buluşmasından sonraki Suudi Arabistan-ABD yakınlaşmasını bozma girişimi ters tepti. İbn Suud, Churchill’i “küstah” bulmuştu.Roosevelt ile İbn Suud arasındaki beş saatlik görüşme Siyonizm ve Filistin meselesine ayrıldı Suudi Arabistan, dünya petrol üretimini ABD lehine kontrol etmeyi kabul ederken, Birleşik Devletler,Arabistan’a askeri güvenlik konusunda güvenceler sunuyordu. En önemlisi Suudi kral, dünyaya petrol satarken sadece Amerikan Doları kullanacaktı. Böylece ABD doları dünyanın ticaret parası oldu.

Mısır’dan Suudi Arabistan’a, Nasır’ın baskısından kaçan yoksul işçiler, Afgani Muhammed Abduh, Hasan el Benna, Seyyid Kutub’un oluşturduğu “Müslüman Kardeşler” görüşlerini; Pan-İslamizm, dünyevi laik yaşam tarzı, Milliyetçilik, Pan-Arabizm, İslami Sosyalizm, Batılı demokrasi anlayışların sert bastırıldığı Mısır yerine, bu Vahhabiliğe yakın buldu. Suudi Arabistan “Arap Birliğinin” başkanı olmak istiyordu.Vahhabi görüşü; tüm dünyaya Suudilerin maddi desteği ile; “Dünya İslam Ligi” kurulduktan sonra süratle yayılmaya başladı.Vahhabi doktrini; Müslüman Kardeşler, Cemaat-i İslami, Hamas ve İslami Cihat gibi grupları etkiledi.Suudiler, İslam’ın geleceği konusunda Vahhabilik ile sert taviz vermez ve hoşgörüsüz uç noktalardaki “İslami köktencilik” anlayışını körükledi ve böylece “Yeni Pan-İslamizm” doğmuş oldu.

Suudi Kral Abdülaziz, İngiliz Kraliçesi tarafından şövalye ilan edildi. Suudi Devletinde tepki çekti.Suudi Arabistan içinde gelişen ve ilk kuruluşta Suudi kavmi için özgürlük savaşı veren, kendilerine “kutsal savaşçılar” diyen “İhvan Örgütü” 1929 da al-Salba şehrinde ayaklandı Ayaklanma kanlı bastırıldı. Ama İhvan yok edilemedi. İhvan örgütünü alt edemeyen Suudiler, para desteği ile ihvanı diğer ülkerelere göndermeye ve parasal teşvik ile kontrole çalıştı 1979 da Sovyetler Afganistan’ı işgal ettiğinde, yüz yıldır beslenen “Suudi İhvan” örgütünden kurtulmak istediler. Suudi Ladin liderliğinde, on binden fazlasını Afganistan’a gönderdiler. Pakistan bu örgüte isthbarat, ABD ise para ile destek verdi.

1991 de SSCB Başkanı Gorbaçov’un istifa etmesinin ardından, Sovyetler dağıldı. Bağımsız kalan Orta Asya Türk Cumhuriyetlerindeki petrol ve doğalgaz Amerika’nın dikkatini çekti ve Afganistan üzerinden petrol ve doğalgaz hattı çizildi. Bunun için Sovyetlerle mücadele eden Suudi İhvan örgütünün uzantısı El-Kaidenin Afganistan’dan çıkarılması gerekiyordu.2001 de ABD’nin beklediği fırsat geldi. Dört yolcu uçağı Amerikan’ın sembollerine Dünya Ticaret Merkezi ve Pentagona saldırdı. ABD, Afganistan’ı ve Irak’ı işgal etti. başarısız olan ABD Afganistan’dan, ve Irak’tan çekilmek zorunda kaldı. El-Kaide lideri Ladin öldürülmüştü.Afganistan’da savaşan ve yoksul hayatından nefret eden Vahhabi görüşleri benimsemiş kişiler ülkelerine dönmeye başladı.

Başından attığı İhvan örgütünün geri gelme ihtimali Arabistan’ı çok korkuttu. Savaşmaya alışmış kişileri ülkesinde istemiyordu ve onlara savaş alanları gerekliydi.Eve dönüş, 2010 da devrim” şeklinde, Arap Baharı” ismi ile patlak verdi. Arabistan’dan  tarafından ülkeden çıkarılan İhvan üyeleri ve cihatçı anlayışı, Arap ülkelerinde destanlar yazıyordu. Bu kişilere özel Afganistan’dan ve Irak’tan sonra, savaş alanları bulunmuştu. Soğuk savaş sonrası tek kutuplu dünyada yeni düşman Cihatçı İslami görüşler olacaktı. 29 Kasım 2011’de hükümet kurma görevi Fas Kralı VI. Muhammed tarafından parti lideri Benkirane’ye verildi.Tunus’ta halkın pahalılık yaşaması ile meydana gelen isyan sonucu 17 Aralık 2010 günü, 23 yıllık devlet lideri devirildi.
Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin Bin Ali, Tunus’u terk etti.

Politik polis ve RCD iktidar partisi dağıtıldı, siyasi suçlular serbest bırakıldı.28 Aralık 2010 da Cezayir halkı ayaklandı. 19 yıllık olağanüstü hal kaldırıldı Mısır’da Hüsnü Mübarek 25 Ocak 2011 de devrildi bütün meşru seçimleri, yıllarca yasaklı Müslüman Kardeşler’in Hürriyet ve Adalet Partisi kazandı.21 Ocak 2011 de Arabistan’da “ihvan” ayaklanmaları çıktı. Suudi Kralı Abdullah ayaklananlara ekonomik ve siyasi imtiyazlar verdi, 2011 yerel seçimlerine sadece erkekler kabul edildi.14 Şubat 2011 de Bahreyn’de ayaklanmalar çıktı. Suudi ordusu ülkede krallığı kurtardı. Kral Hamad halka ekonomik imtiyazlar verdi politik suçlular serbest bırakıldı, başkanlar kovuldu.Suudi İhvan örgütü ile Mısırlı Müslüman Kardeşler, Mısır’da rejimi değiştirme konusunda fikri birliktelik halinde idi.

Terör korkusu ile % 50 katılımlı bir seçimde % 25 oy alarak başa geçen Mursi yönetimi, General Sisi yönetimindeki askeri darbe ile 2013 te devrildi. Musri idama mahkum olacaktı. Darbe yöneticilerine Suudilerin parasal desteği devam edecekti. Suudiler, Nasır sonrası ülkelerine kaçan Müslüman Kardeşlere yardım etmişti Şimdi tam tersini yapıyor, darbecilere para yağdırıyordu. Bu ihvan ve müslüman kardeşlerde şok yarattı.Arap Baharından korkan Arabistan, Arap ülkelerindeki ayaklanmalardan kaçan Selefi-İhvan savaşçılarının yurduna dönmesini istemiyordu. Savaşçı cihatçılara bir devlet gerekiyordu. Afganistan’da savaş sona ermiş, Arap baharında ülkeler zarar görmüştü.

İhvanın Suudi askerleri 1999 da IŞİD olarak iç karışıklık içindeki Suriye’de Rakkada meydana çıktı.pek çok kez ismini değiştirdi. Cemaat el-Tevhid vel-Cihad” Irak El-Kaidesi” adını aldı. 2006’da da “Irak İslam Devleti” Nisan 2013’te “Irak ve Şam İslam Devleti” olarak değiştirildi. .Örgütün lideri El Bağdadi’nin Irak hapishanesinden Amerikalılarca salındı Irak’taki El Kaide’nin liderlerini öldürüldüler Suriye’de 2011’de isyan başlattılar ABD ordusunun 2011 sonunda Irak’tan çekilmesi örgüte yaradı. 2011’de ki 800 olan terörist sayısı, 2012’de 2 bin 500’e, 2013’te 10 bine ulaştı.. El Kaideye baş kaldırdılar., Suriye’de rejime,Özgür Suriye Ordusu’na ve El Nusra’ya karşı savaşıp 1000 lerce insanı katlettiler Lübnan’da Şiilere karşı intihar saldırıları düzenlediler

Irak’ta Maliki hükümetine karşı silahlı isyanın başını çektiler. Vahhabiydiler Suriye ve Irakta acımasızca insanları katledip toprakları işgal ettiler abd israil gibi dış güçlerce desteklendiler İki milyar dolar maddi desteğe ve sınırsız silaha sahip oldular Amerika onlar satesinde Kürt Kolidoru” projesini uyguladılar Doğuda Barzani, batıda PYD’nin işgal ettiği topraklar insansızlaştırılıyor, İŞİD’ in çekildiği boş alanlara Kürt kökenli aileler yerleştiriliyordu. Türkiye IŞİD’e karşı sınırlarını kapadı. Sınıda teröristler Türk askerini öldürdüler. Türkiye IŞİD sığınaklarını havadan ve karadan bombaladı.2014 te Türkmenistan- Afganistan- Pakistan- Hindistan petrol-doğalgaz hattı inşaatına başlandı.
Bunu ilk beğenen sen ol.

İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren İslami Forum sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.K'nın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur. Sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri bağlantısından bize ulaşıldıktan en geç 3 (üç) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmenlikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.