Kim, dostların -Allah’ın kalplerini yakınlaştırdığı insanların- arasına girebilir ki? Hiç kimse. Çünkü onları yüce Mevlâ arkadaş yapmıştır. Başka türlü zaten dost olamazlardı.
Büyük nasip, büyük bereket. Ne doyumsuz bir yolculuktur, dostla yapılan yolculuk. Tarifi imkânsız bir şükür.
“Dost mu, arkadaş mı?” sorusunu soruyor bazı arkadaşlar da. Aynı gibi. Ama biraz düşününce, arkadaşlık ve dostluk bir ağacın sanki iki dalı. Dost, biraz daha uzun gibi.
Dost, âşk! Arkadaş, aşkla arkanı dönmek isteyeceğin şarkı.
Bir de şu var, içimden geçen; kalbime inşirah veren şu: Allah’ı konuşamadığınız birisiyle, Allah hakkında konuşamadığınız birisiyle arkadaş olamazsınız. Ancak Hakkı konuşabildiği birisiyle dost olabilir insan.
Söz, gönülden gönüle yürüyecekse, kalpten kalbe işleyen bir sır olacaksa, orada bir tek Hakkın sevgisi vardır.
ebu bekir kurban