You need to enable JavaScript to run this app.

Skip to main content

Profesör
Turk Edebiyatı
Türklerin tarih boyunca oluşturdukları sözlü ve yazılı edebiyat geleneğini ve bu geleneğin ürünlerini içerir. Türk edebiyatı tarihsel gelişimi içinde üç ana bölümde incelenmektedir: İslamlık'tan önceki Türk edebiyatı, Türk kelimesinin aslı "türümek" fiilinden gelmektedir. Bu fiilden türetilmiş, kişi ve insan anlamında "türük" ve nihayet hece düşmesiyle "Türk" kelimesi ortaya çıkmıştır. Nitekim Anadolu'da bir kısım göçebeler de yürümekten "yürük" adını almışlardır. Türk kelimesi, ayrıca, çeşitli kaynaklarda; "töre sahibi, olgun kimse, güçlü, terk edilmiş, usta demirci ve deniz kıyısında oturan adam" manalarında kullanılmaktadır.
...Detaylı bilgi için linke tıklayınız.İslam uygarlığı etkisinde gelişen Türk edebiyatı, batı uygarlığı etkisinde gelişen Türk edebiyatı. Bu sınıflandırma Türkler'in girdikleri din ve kültür çevrelerinin belirleyici etkisi göz önüne alınarak yapılmıştır.İslamlık'tan Önceki Türk EdebiyatıTarih araştırmalarına göre Türkler'in anayurdu Orta Asya'dır. Türkler'in
...Detaylı bilgi için linke tıklayınız.Orta Asya'daki kültür ürünlerinin tümü bugüne gelebilmiş değildir. İlk Türkçe yazılı belgelerin 6. yüzyıldan kaldığını göz önüne alırsak bu dönem edebiyatı ile ilgili temel belgelerin elde olmadığı söylenebilir.
Sözlü Gelenek:
Kaşgarlı Mahmud'un 11. yüzyılda yazdığı Divanü Lugati't-Türk (Türk Dilleri Sözlüğü) adlı kitabında dönemin sözlü ürünleri de yazılı olarak yer alıyordu. Sözlü edebiyat geleneğinde şiir önde geliyordu. Kam, baksı, ozan, şaman adı verilen ilk şairler kopuz denen telli bir çalgı eşliğinde şiirlerini seslendiriyorlardı. Aprınçur Tigin, Çuçu, Kül Tarkan, Çısuya Tutung, Asıg Tutung, Sungku Seli ve Kalım Keyşi yapıtlarından örnekler bulunan ilk şairler arasındadır.
Yazılı Gelenek:
İlk Türkçe yazılı belgeler Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Tacikistan, Afganistan, Çin'in bir kısmı (Doğu Türkistan), Rusya ve Pakistan'ın bir kısmından oluşan bölge ve bölgeyi tanımlamak için kullanılan coğrafi terim.
...Detaylı bilgi için linke tıklayınız.6. yüzyıldan kalan Yenisey ve 8. yüzyıldan kalan Orhun yazıtlarıdır. Özellikle, anı-söylev türünde yazılmış olan Orhun Yazıtları, Türk dünyasının toplumsal yaşamı, kültür ve sanatı konusunda çeşitli yönlerden zengin bilgilerle doludur.İslam Uygarlığı Etkisinde Gelişen Türk EdebiyatıKarahanlı Hükümdarı
...Detaylı bilgi için linke tıklayınız.Satuk Buğra Han'ın Abdülkerim Satuk Buğra Han ilk Müslüman-Türk hükümdarı. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Babası Karahanlı hükümdar ailesinden Bezir Han idi. Babasının ölümü üzerine amcası ve üvey babası Oğulcak Kadır Hanın himayesinde büyüdü. Satuk Buğra on iki yaşlarında iken Maveraünnehr ve Horasan bölgesine hakim olan Müslüman Samanlı Devleti şehzadeleri arasında anlaşmazlık çıktı. Bunlardan Nasır bin Ahmed, Oğulcak KadırHanın ülkesine sığındı. Ona iyi muamele edip Artuç nahiyesinin idaresini verdi
...Detaylı bilgi için linke tıklayınız.10. yüzyılın ortalarında İslam dinini benimsemesinden sonra Türk dünyası yeni bir uygarlık çevresine girmeye başladı. Batıya göç eden Türk boyları bu uygarlığın etkilerini edebiyat dünyasına da taşıdılar. 10. yüzyıl olayları, ölümler, doğumlar ve diğer önemli gelişmeler
...Detaylı bilgi için linke tıklayınız.Kaşgarlı Mahmud
...Detaylı bilgi için linke tıklayınız.Divanü Lugati't-Türk'ü Araplar'a Araplar, anadili Arapça olan topluluklara denir. Akdeniz'in güneyinde Afrika'da Büyük Sahra ve Sudan'a, doğusunda Irak'a ve Arabistan Yarımadası'na kadar uzanan bir coğrafyada yaşarlar. Arapça konuşulan ülkeler Arap ülkeleri olarak adlandırılır. Bu ülkelerde, Arapça’nın dışında Kuzey Afrika'da Berberice , Irak'ta Kürtçe ve Türkmence, Güney Arabistan'da ise çeşitli yerel diller konuşulur.
...Detaylı bilgi için linke tıklayınız.Türkçe öğretmek amacıyla hazırladı. Türkçe, diğer Türk dilleriyle birlikte Altay dil ailesinin bir kolunu oluşturur. Bu ailenin diğer üyeleri Moğolca, Mançu-Tunguzca ve Korecedir. Japoncanın Altay dil ailesinin bir üyesi olup olmadığı konusu tartışılmaktadır.
...Detaylı bilgi için linke tıklayınız.Yusuf Has Hacib 11. yüzyılın başlarında Balasagun'da doğmuş olan Yusuf Has Hâcib asil bir aileye mensuptur. Balasagun'da yazmaya başladığı Kutadgu Bilig (Mutluluk Bilgisi) adlı yapıtını 1069 yılında Kaşgar'da tamamlayarak Karahanlı hakanlarından Ebû Ali Hasan ibn Süleyman Arslan Hakan'a sunmuştur.

Kutadgu Bilig, her iki Dünya'da da mutluluğa kavuşmak için gidilmesi gereken yolu göstermek maksadıyla yazılmıştır. Yusuf Has Hâcib'e göre, öteki Dünya'yı kazanmak için bu Dünya'dan el etek çekerek yalnızca ibadet
...Detaylı bilgi için linke tıklayınız.İslam ilkelerine dayalı bir devlet felsefesini İslam, Allah'ın insanlara Hz. Muhammed (sav) aracılığı ile gönderdiği son ilahi dindir.

Arapçada seleme (Allah'a tamamen bağlanmak) kökünden gelen İslam sözcüğünün Türkçe anlamı "Allah'a ve onun buyruklarına kayıtsız şartsız inanan" demektir. Bu kelime aynı zamanda, Hz. Muhammed aracılığıyla ilkeleri bildirilen ve Müslüman adı verilen (Arapça İslamlığı kabul eden anlamına, müslim'den) 600 milyon insanı bünyesinde toplamış büyük bir dinin de adıdır.
...Detaylı bilgi için linke tıklayınız.Kutadgu Bilig (
...Detaylı bilgi için linke tıklayınız.11. yüzyıl) adlı yapıtında işledi. 11. yüzyıl olayları, ölümler, doğumlar ve diğer önemli gelişmeler
...Detaylı bilgi için linke tıklayınız.Ali Şir Nevai, Çağatayca'yı zengin bir kültür ve sanat dili olarak geliştirdi. Anadolu'ya gelen Türk boyları da
...Detaylı bilgi için linke tıklayınız.Anadolu'da yeni bir edebiyat geleneğinin oluşmasında büyük rol oynadılar. Anadolu'da ilk örneklerini 13. yüzyıldan başlayarak gördüğümüz bu edebiyat geleneği iki alanda gelişmiştir: Anadolu kelimesi Yunanca güneşin doğduğu yer anlamına gelen “Anatoli”dan doğmuştur. Romalılar, kendi topraklarına göre doğuda kaldığından buraya doğu toprağı anlamında Thema Anadolia demişlerdir. Anadolu isminin bir bölge adı olması ise Selçukluların Anadoluya gelmesiyle başladı.
...Detaylı bilgi için linke tıklayınız.Divan edebiyatı, Divan sözcüğünün sözlük bakımından iki anlamı vardır: Belli bir kalıpla yazılan ve besteyle okunan şiir türüne divan denir. Kalıp "failatün failatün failatün failün" şeklindedir. Divan sözcüğü, ikinci olarak, divan tarzında şiir yazan sanatçıların eserlerini topladıkları kitap anlamına gelir. Divan, klasik Türk müziğinde ise en az üçer kıtalık şiirlerden bestelenen şarkıları tanımlar.
...Detaylı bilgi için linke tıklayınız.halk edebiyatı.
Divan Edebiyatı:
Osmanlılar'da özellikle medresede yetişen aydınların Arap ve daha çok da Türklerin XI. yy'dan başlayarak yurt edindikleri Anadolu'da sözlü geleneğin bir devamı olarak günümüze kadar sürdürülen sözlü edebiyata, "halk edebiyatı" adı verilir. Halk edebiyatı, kendi içinde üç bölümde incelenir:Anonim halk edebiyatı: Anonim halk edebiyatı, yazanı ya da söyleyeni bilinmeyen bütün sözlü ve yazılı ürünleri kapsar. Halk öyküleri (destansı öyküler, destanlar, tarihler, menkıbeler, âşık Öyküleri, masallar, efsaneler, fıkralar), türküler, maniler, atasözleri, bilmeceler,
...Detaylı bilgi için linke tıklayınız.Fars edebiyatını örnek alarak geliştirdikleri edebiyat geleneği genel olarak "Divan edebiyatı" adıyla anılmaktadır. Buna "zümre edebiyatı", "ümmet çağı Türk edebiyatı" adını verenler de vardır. Divan edebiyatının kuruluş döneminde '13.- 15. yüzyıl) Farsça çeviriler çoğunluktadır. İlk şairler (Ahmed-i Dâi, Kadı Burhaneddin, Şeyhi) çoğunlukla dinsel şiirler yazmışlardır. Geçiş döneminde (15.-16. yüzyıl) saray ve çevresi bu tür edebiyatı özellikle desteklemiş, şiirin yanı sıra düzyazı örnekleri de ortaya konmuştur (Ahmed Paşa, Necati, Mercimek Ahmed, 15. yüzyıl olayları, ölümler, doğumlar ve diğer önemli gelişmeler
...Detaylı bilgi için linke tıklayınız.Aşıkpaşazade, Sinan Paşa gibi). Divan edebiyatının olgunluk döneminde (16.-18. yüzyıl) etkilenme ve esinlenme aşamasından özgün yaratı aşamasına geldiğini gözlüyoruz. Klasik biçimlere yerli içerikler kazandırılmaya çalışılmış, bu arada yeni akımlar, özellikle "Sebk-i Hindi" denen yeni bir şiir tarzı denenmiştir (Aşıkpaşazade 15. yüzyılda yaşamış Osmanlı tarihçilerinden. 1400 yılında Amasya’da doğdu. Asıl adı Ahmed Aşıki’dir. Aşık Paşanın soyundan geldiği için, Aşıkpaşazade ismiyle tanınmıştır. Hayatı hakkında çok az bilgi vardır. 1914 yılında kendi adı ile anılan tarihi yayınlanınca dikkatleri üzerine çekti.
...Detaylı bilgi için linke tıklayınız.Fuzuli, Bâkî, Bağdatlı Ruhi, Nabî, Nef'i, Nedim, Şeyh Galib, Evliya Çelebi, Kâtip Çelebi, Naima, Veysi, Nergisi)
Halk Edebiyatı:
Yaratıcıları belli olmayan ya da bilinemeyen halk hikâyeleri, türküler, mâniler, atasözleri, bilmeceler, seyirlik köy oyunları halk edebiyatının bir bölümünü oluşturur. Tekke edebiyatı (13.-16. yüzyıl), halk edebiyatının dinsel içerikli biçimidir. Tasavvufun dinden farklı olan geniş hoşgörüsü ve yorum biçimi zengin bir edebiyat geleneğinin oluşmasında başlıbaşına bir etmen olmuştur. Tekke şiirleri ilahi, nefes gibi özel bestelerle okunurdu. Tekke edebiyatı dili yer yer Arapça ve Farsça sözcükler içerse de kolay anlaşılabilir bir nitelikteydi. Dörtlük nazım birimi ve hece ölçüsü sonuna kadar kullanılmıştır. Bu edebiyatın en önemli temsilcileri Yunus Emre, Nesimi, Kaygusuz Abdal, Hacı Bayram Veli, Hatayi, Pir Sultan Abdal'dır. Halk edebiyatının bir başka alanını oluşturan âşık edebiyatı, 16. yüzyıldan günümüze kadar süren dönemi içerir. Âşık da denen halk ozanları genellikle sazlarıyla Anadolu'yu dolaşarak hem bir geleneği oluşturmuşlar, hem de yaşama savaşı vermişlerdir. Karacaoğlan, Âşık Ömer, Gevheri, Dertli, Dadaloğlu, Erzurumlu Emrah, Bayburtlu Zihni, Ruhsati, Sümmani, Aşık Veysel, Ali İzzet Özkan bunlara örnek olarak verilebilir.Batı Uygarlığı Etkisinde Gelişen Türk EdebiyatıTürk (Osmanlı) toplumunda 18. yüzyıldan sonra batı uygarlığı çevresine girme yolunda çalışmalar yapılmıştır. Askerlik ve siyaset alanındaki gelişmeler bir süre sonra edebiyat yaşamında da etkisini göstermeye başladı. Özellikle batıyı gören ve yakından tanıma olanağını bulan edebiyatçılar yeni bir edebiyatın ilk habercileri oldular. Batı uygarlığı etkisinde gelişen Türk edebiyatının başlangıcı olarak Tercüman-ı Ahval ( 1860) gazetesinin çıkışı kabul edilmektedir. Çünkü bu gazete resmi ya da yarı resmi bir yayın organı değil, özel girişimle çıkartılan ilk Türk gazetesiydi. Böylece başladığı kabul edilen bu yeni dönem şu alt dönemlerde incelenmektedir: Tanzimat dönemi, Servet-i Fünun dönemi, Fecr-i Âti dönemi, Milli edebiyat dönemi, Cumhuriyet ve sonrası.

1- Tanzimat Edebiyatının önemli isimleri:

Namık Kemal, Şinasi, Ahmet Mithat, Ziya Paşa, Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamit, Samipaşazade Sezai vb.

2- Servet-i Fünun Edebiyatının önemli isimleri:

Recaizade Mahmut Ekrem, Tevfik Fikret, Cenab Şahabeddin, Halit Ziya Uşaklıgil, Mehmet Rauf vb.

3- Fecr-i Ati Edebiyatının önemli isimleri:

Ahmed Haşim, Emin Bülent Serdaroğlu, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Fuad Köprülü, Yakup Kadri Karaosmanoğlu vb.

4- Milli Edebiyatın önemli isimleri:

Ömer Seyfettin, Mehmet Akif Ersoy, Halide Edip Adıvar, Reşat Nuri Güntekin vb.

5- Cumhuriyet ve Sonrası Tütk Edebiyatın önemli isimleri:

Ziya Osman Saba, Yaşar Nabi Nayır, Nazım Hikmet, Orhan Veli Kanık, Oktay Rıfat, Cahit Külebi, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Peyami Safa, Kemal Tahir, Aziz Nesin, Necati Cumalı, Selim İleri, Fakir Baykurt, Orhan Pamuk vb.
Bunu ilk beğenen sen ol.

İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren İslami Forum sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.K'nın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur. Sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri bağlantısından bize ulaşıldıktan en geç 3 (üç) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmenlikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.