Allah’ın ayı, Ramazan. Yine ellerimizin arasından kayıp gidiyor.
Son 10 güne girdik. Kesret çarşısında satılan elbiseler, ayakkabılar için “Son 10 Gün İndirimi” diye ilanlar verirler, insanlar oraya üşüşürler. Ramazan’ın son 10 gününde yapılan indirimlerden ise haberimiz yok. Hz. Peygamber son 10 günde eşine, çocuğuna, dostuna veda eder kesret aleminden çekilirmiş. Kimsenin kendisini rahatsız etmesini istemezmiş. Kutsal bir geri çekiliş. İçe çekiliş.
Koşuşturmaca içerisinde anların kıymetini farkedemiyoruz. Gençler Carpe Diem sözü yazılı tişörtler giyerler. Huzur bulmak için yavaşlatılmış şehirler ararız. Ama o anın ve o şehrin içimizde olduğunu bilmeyiz. Aborjinlerle yolculuk eden antropolog kervan birden durunca kendilerine neden durduklarını sormuş. “Çok hızlı gittik ruhumuz arkada kaldı, ruhlarımızı bekliyoruz“ diye cevap vermişler. Modern insanın ruhu arkada kaldı. Beklememiz lazım.
Ramazan ayının son 10 günü böyle bir imkan sunuyor. Eğer hızlı seçim propagandalarından, Ortadoğu kargaşasından, doların fırlamasından başımızı kaldırabilirsek belki Ramazan’ı idrak edebileceğiz, zira kaçıyor, son 10 gün.
Bu indirimin duyurusunu yapan diyor ki “Kim iman ederek ve sevabını Allah’tan umarak Ramazan orucunu tutarsa onun geçmiş ve gelecek bütün günahları affolunur”.
İyi bir tenzilat değil mi sizce?
- Mahmud Erol Kılıç