You need to enable JavaScript to run this app.

Skip to main content

Kime Acınır, Acılar Kimin?

Kime Acınır, Acılar Kimin?

General
Kime Acınır, Acılar Kimin?
Bir cisim belli bir yükseklikten serbest düşmeye bırakılırsa yerçekimi ivmesine bağlı olarak hızlanarak yere düşer. Bu kainatın bir kuralıdır. Yani ayeti tekviniyedir.
Bu kainatta her şey sebeplere bağlanmış, belli bir kanun ve intizama göre hareket eder. Allah insanı da bu nizam ve intizamın merkezine koymuştur. Dolayısıyla insanlarla alakalı icraatlarında bu kanunlara göre hükmeder.
Yer çekimi kanunu gibi bir kanun var. İlk insandan bugüne kadar bütün peygamberler içinde geçerli olan bir kanun diyebiliriz. Oda; eğer siz Allah’a inanıyor ve inandıklarınızı yaşıyorsanız bu dünya size karşı çok gaddar ve çok zalimdir.
İnanıyorsanız çekeceksiniz. Bu dava vesilesiyle Hz. İbrahim ateşlere atıldı. Hz. Nuh dokuzyüz yıl gece gündüz hep kavminden eziyet gördü ve sonunda bir tufan peygamberi oldu. Hz. Musa kaç defa yahudilerden ihanet gördü. Hz. İsa'yı çarmıha gerilmek istendi. Testereyle ikiye biçilen veya başka şekillerde öldürülen kaç peygamber geldi, çilelerini çekti ve dünyayı terk ettiler.
Hz. Ayşe Efendimize soruyor. “Ya Rasulallah. Uhud’dan daha çetin bir gününüz oldu mu? Zira o Uhud’a yetişmiş Mekke döneminden çok haberdar değildi. “Kavmimden çok çektim ya Ayşe” demişti. Cidden çok çekmişti. Panayırlarda dolaşıyor Allah’a inanacak bir gönül arıyordu ama çoğu kez bu aramaları sonuçsuz kalıyordu. Arkasında bazen Ebu Cehil, bazen Ebu Leheb oluyor ve devamlı O’nu taşlıyorlar ve O’nunla istihza ediyorlardı. Dinlemeyin bu adamı. Kavmini bölüyor. (haşa) diyorlar ve bir parça O’na meyledenlerin kalplerini bozuyorlardı. Mekke de kendine sığınak bulamayınca bari Taif dedi.
Taife gidince orada üç şahıs var ki şeytanlıklarını icra ettiler. O “Kul Lailaheillallah tuflihu- Lailaheillallah deyin kurtulun-“ diyordu. Onlardan birisi “Eğer sen peygambersen ben Kabe’nin örtülerini çalayım.- Yani adi bir suç olan hırsızlığın en adisini yapayım- diyordu. Bir diğeri (haşa) “Allah başkasını bulamadı da senimi gönderdi.” diyor, üçüncüleri ise (haşa) "Artık senin burnun büyümüştür. Bizimle konuşamazsın." diye O’nunla istihza ediyorlardı. Sonra ne kadar serseri çocuk varsa topluyorlar ve O’nu Taifin dışına kadar taşlatıyorlardı.
Gitti bir ağacın altına oturdu. O anda ne diye dua ediyordu biliyor musunuz? “Allah’ım dağınıklığımı, zayıflığımı sana şikayet ediyorum.” Belki de her şeye rağmen onların yanında kalması ve taşlansa dahi onlardan uzaklaşmaması gerektiğini düşünüyor ve aczini Allah’a şikayet ediyordu. Taşlanan bir nebiydi hem de en büyükleri.
Sema sessiz kalmazdı. O’nun bir damla kanı için kainatlar yıkılabilirdi. Cebrail yanına edeple yaklaştı. Arkasında da dağlara müvekkel melek vardı. O melekte edeple iki büklümdü ve sanki şöyle diyordu. “Bu beyinsiz insanlar kime saygısızlık ettiklerini bilmiyorlar.” Zaten O’da savaş meydanlarında öyle demiyor muydu? “ Allah’ım kavmimi bağışla, zira beni bilmiyorlar.” Cebrail O’na şöyle dedi. “Bu melek dağlara müvekkel melektir ve eğer istersen şu dağları Taif’in başına geçirecek.’ Beyninden vurulmuşçasına “Hayır Allah’ım asırlarca sonra dahi bunların soyundan bir kişi dahi iman edecekse hayır.” diyordu.
Çilesi vardı ve O(s.a.v.) sindire sindire bu çileyi çekiyordu. Aldırmıyordu, gönül koymuyordu, darılmıyordu. Arkadaşları da O’nun gibi çekiyor ve her türlü eziyetlere katlanıyorlardı.
Bir gün Habbab bin Eret’in yanına gitti. Yapılan eziyetlerden kaddi bükülmüş ve perişan bir haldeydi. “Ya Rasullallah her gün böyle. Sabah akşam hep işkence ediyorlar. Bize dua etsen de Allah bizi bu durumdan kurtarsa.” deyince Hak Nebi(s.a.v.) kaşlarını çatıyor ve “Sizden önceki kavimlerde insanlar Allah’a inandıklarından dolayı testereyle ikiye biçilir, hendekler açılır ve oralarda yakılırlardı da onlar imanlarından dönmezlerdi. Allah dinini tamamlayacaktır fakat siz acele ediyorsunuz.” diyordu. Acele ediyorsunuz diyordu zira dünyanın kanunu buydu.
İnanıyorsanız mutlaka çekeceksiniz. Çektikleri yetmedi birde yurtlarından hicret ettiler. Nice savaşlar yaptılar. Hz. Ebubekir o günleri anlatırken “ Evimizden çıkarken geri gelme ümidinden yoksun olarak çıkardık. Evlerimize girerken dışarı çıkma ümidinden yoksun olarak girerdik. Bıçaklar gayzla bilenir, kılıçlar bizim için kından çıkarılırdı.”
Kıyamete kadar bu kanun yeryüzünde bu şekilde devam edecek. İnanıyorsak çekeceğiz. Allah’ım bize çektir demeyeceğiz ama bu işe sahip çıkarsak bizde bu kanun gereği çekeceğiz. Şimdi hangi fert istemez Mekke döneminde Allah Rasulü ile beraber olabilmeyi. Özenmiyor muyuz onların hayatlarına. Habbabları, Musabları, Ammarları destanlaştırmıyor muyuz?
Şimdi düşünün İslam’ın en güzel yaşandığı o devirde bizlerde dünyada olsaydık... başka bir ülkede olsaydık... biz onlardan haberdar ama onlar bizlerden habersiz olsaydılar... onlara karşı hangi hisler içinde olurduk. Onlara imrenir miydik yoksa onlara acır mıydık. Acınacak hal onların halimi olurdu?Hayatları emniyet içinde olmadığından, her an ölümle burun buruna olmaları ve ölüme koşmaları karşısında onları talihsiz ve zayıf mı görürdük.
Acınacak hal hangisidir? Dünya hayatının zorluğumu yoksa hesabın zorluğumu? Şimdi Filistinli kardeşlerimizi düşünün. Onların dünya hayatlarını ve hayatlarının hesaplarını göz önüne getirerek düşünelim. Sonra da kendi dünya hayatımızı ve vereceğimiz hesaplarımızı düşünelim. Ve kime acınacak ise ona acıyalım. Rahat döşeğinde uyuyan, üç öğün çeşit çeşit yemek yiyen, rahat bir şekilde çarşı pazarı dolaşan, Müslüman olduğu halde zillete razı olana mı, yoksa geceleri ürperti ve korku örtünen, acı yudumlayan ve ızdırap içen, evinden çıkarken dönememe, eve girdiğinde çıkamama korkusu yaşayan, müslüman olduğundan dolayı her türlü kötülüğe ve ölüme layık görülen müslümana mı acımak lazım?
Ey filistinli çocuk!
Bana dua eder misin?
Biliyor musun ben sana acımıyorum. Senin için çok üzülüyor, belki ızdırap çekiyorum fakat sana acımıyorum. Senin halin acınılacak bir hal değildir. Halin yürekleri dağlar, feryadın kulakları deler, başına gelenler bizleri insanlığımızdan utandırır fakat sen korkularını ve acılarını bu dünyada çektiğin için öteler mülahazasıyla imrenilecek bir vaziyettesin.
Rabbim bir kudsi hadiste diyor ki:” La ecmau beyne emneyn, vela ecmau beyne havfeyn”
Ey güzel çocuk. Emniyetini burada yaşayan bizlere acır mısın. Yuva sıcaklığını, evladu iyal sevgisini, çoluk çocuk düşkünlüğünü ve her türlü aşkı burada, yani dünyada yaşayan bizler için bir gece kalkıp dua eder ve göz yaşı döker misin? Bizler senin için dua geceleri düzenliyoruz. Sende bir geceni bizlere verir misin? Yaşantılarımızdan en çok seninki Hak Nebi’yi andırıyor. Günahsızsın ve çile çekiyorsun. Dünya en çok ta sana gaddar. Silahlar senin için dolduruluyor, tanklar üzerinize gayzla geliyor. Evinizden çıkarken dönmeyi, girince çıkmayı unutan da sensin. Peki bize acır mısın? Ben ki, hiç hayatımdan endişe etmedim. Ben ki, hiç yuvam başıma yıkılmadı. Ben ki, dinim adına bir tokat bile yemedim. Ben ki, dinimi yaşamaya çalıştıkça teşvik gördüm ve pöh pöhlendim. Ben ki kendimi bir şey zannedip sana acıdığımı sandım. Ben ki işte halim budur. Sen ki korkunu ve çileni burada yaşıyorsun ve ötelere, emniyeti ve refahı bırakıyorsun. Sen ki en çok Muhammedi olmaya yakınsın. Sen ki bütün müslümanların çekeceklerine tek başına katlananlardansın. Sen ki bize acır mısın?
Ey gözlerimden damla damla akan küçüğüm. Huzurunda boynum büküp utandığım büyüğüm. Ey filistinli çocuk, sen Mescid-i Aksa’ya emanetsin. Sen Miracın Sahibine emanetsin. Zira bizler emanete çoğu zaman ihanet ediyoruz. Allah sana uzanan elleri kahretsin. Bizlere de hakikati öğretsin. Bari halimize kendimiz ağlayabilseydik ama oda sana düştü gül yüzlü masum. Ve ne olur bize acı. Ve ne olur dua geceleri düzenle ve bizler için de birkaç damla göz yaşı dök. Allah yeryüzündeki tüm müslümanları korusun ve akibetlerini hayırlı eylesin. (amin) h.k.
Bunu ilk beğenen sen ol.
Profesör
RE: Kime Acınır, Acılar Kimin?
Ey gözlerimden damla damla akan küçüğüm. Huzurunda boynum büküp utandığım büyüğüm. Ey filistinli çocuk, sen Mescid-i Aksa’ya emanetsin. Sen Miracın Sahibine emanetsin. Zira bizler emanete çoğu zaman ihanet ediyoruz. Allah sana uzanan elleri kahretsin. Bizlere de hakikati öğretsin. Bari halimize kendimiz ağlayabilseydik ama oda sana düştü gül yüzlü masum. Ve ne olur bize acı. Ve ne olur dua geceleri düzenle ve bizler için de birkaç damla göz yaşı dök. Allah yeryüzündeki tüm müslümanları korusun ve akibetlerini hayırlı eylesin. (amin) h.k.

Amin kardeşim. ne güzel bir paylaşım Allah arzı olsun..hayırlı sabahlar bu arada..

[Resim: avatar_1657.gif]

Bırak ey biçare feryadı belâdan kıl tevekkül
Zira feryat belâ ender hatâ ender belâdır bil
Eğer belâ vereni buldunsa, safâ ender atâ ender belâdır bil
Eğer bulmazsan bütün dünya cefâ ender fenâ ender belâdır bil
Bunu ilk beğenen sen ol.
-İKRA-
RE: Kime Acınır, Acılar Kimin?
Allah razı olsun, rahatlığımızdan korkmamız gerektiğini hatırlatan bir paylaşım.
Allahümme salli alâ seyyidina Muhammedin ve alâ âli seyyidina Muhammed
Bunu ilk beğenen sen ol.

İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren İslami Forum sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.K'nın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur. Sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri bağlantısından bize ulaşıldıktan en geç 3 (üç) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmenlikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.