Şimdi yobaz zihniyete sahip kimselerin Kitap Ehli’ne karşı neden düşmanca davrandıklarını anlamak için bir kaç ayeti inceleyelim;
Ey iman edenler, sizden önce kendilerine kitap verilenlerden dininizi alay ve oyun (konusu) edinenleri ve kafirleri dostlar (veliler) edinmeyin. Ve eğer inanıyorsanız, Allah’tan korkup-sakının. (Maide Suresi, 57)
Onlar, siz birbirinizi namaza çağırdığınızda onu alay ve oyun (konusu) edinirler. Bu, gerçekten onların akıl erdirmeyen bir topluluk olmalarındandır. (Maide Suresi, 58)
Kuran bir bütündür. Bu yüzden Kuran’ın hükümlerini incelerken bir bütün olarak ele alınmalı, öncesi ve sonrasındaki ayetlerde neyin kastedildiği anlaşılmaya çalışılmalıdır. Bu ayetlerde Kitap Ehlinden BİR KISIM KİMSELERİN dini alay konusu edindikleri haber edilmiştir ve Rabbimiz bu kimseleri dost edinmememizi emretmiştir.Kaldı ki Rabbimiz, Kuran’ı kabul etmeseler dahi Müslümanlara saldırıda bulunmadıkları sürece onlara kötü muameleyi kabul etmemiştir.Zira DİNDE ZORLAMA VE BASKI YOKTUR. Peygamberimiz (sav)’in de böyle bir uygulaması yoktur. Şimdi de bu ayetlerin devamında olan bir ayeti inceleyelim;
Gerçek şu ki, iman edenlerle Yahudiler, Sabiîler ve Hristiyanlardan Allah’a, ahiret gününe inanan ve salih amellerde bulunanlar; onlar için korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır. (Maide Suresi, 69)
Bu ayette açıkça görüldüğü gibi Rabbimiz Kitap Ehli’nden ahiret gününe iman eden ve salih amellerde bulunan kimseler olduğunu haber vermiş, onlara korku olmadığı yani cennet müjdesini vermiştir. Yine başka bir ayette Rabbimiz şöyle buyurmuştur:
Şüphesiz, iman edenler(le) Yahudiler, Hristiyanlar ve Sabiiler(den kim) Allah’a ve ahiret gününe iman eder ve salih amellerde bulunursa, artık onların Allah Katında ecirleri vardır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır. (Bakara Suresi, 62)
İslam’ın barış dini olduğu herkes tarafından bilinen bir gerçek. Şu halde barışı ve esenliği kaynak alan dinimiz nasıl insanlara zulmetmeyi emredecektir? Bugün Ortadoğu’da bağnaz Müslüman, Hristiyan yada Yahudilerin birbirlerine yaptıkları muamelenin dinle bir ilgisi bulunmamakta, Rabbimiz’in Kuran’da haber verdiği “öfkeli soy koruyuculuğu”nun (Fetih Suresi, 26)bir yansıması olmaktadır. Şu halde samimi dindarlara (Kitap Ehli ve Müslümanlar) önemli görevler düşmektedir. Dindar olan Kitap Ehli ve Müslümanlar birlik olarak Allah’tan inen hak dinin tebliğini akılcı ve bilimsel yollarla mücadelesini vermelidirler. Bunu yaparken de yine hak dinin emri olan sanat, estetik ve kaliteden uzak durmamalı, kadınlara gereken değeri vermelidirler.Bu şekilde davranıldığı taktirde Allah tüm dünyaya bereket verecek, İslam’ın nuru yeryüzünü saracaktır.