İlk sorum İncilin Tahrifi:Müslümanlar Kitab-ı Mukkadesin değiştirildiğini söylüyorlar.Öncelikle bir yaratanın indirdiği yasayı korumamasını anlamıyorum.Yasanın manası çarpıtılarak yapılan çıkarcı yorumlar tarihte görülmüş olabilir ama dikkat edilirse burada Yasa değil yorum metodu değişmiştir.Müslümanlar ise bizzat Yasanın değiştirildiğini söylüyorlar.Madem ki Yaratanın bize verdiği iddia edilen kitapları inceleyeceğiz, belirli bir ilke üzerinde ilerlememiz gerekmez mi?Yaratanın kendi indirdiği kitapların değiştirilmesine izin vermesi yaratanın kendi duruşuyla çelişmez mi?Hristiyanların iddiasına baktığımızda ise İncil’de daha makul bir yaklaşım görüyorum.İnci’e göre Tevrat değişmemiş ama Museviler özellikle içinde bulundukları ruh hali dikkate alındığında(Roma İmparatorluğu tarafından ellerinden hürriyetleri alınmış.) yasayı değil ama zihniyetlerini değiştirmişlerdir.Aslında İncil’deki bu ayetler ne demek istediğimi açıkça özetliyor.’İsa halka ve öğrencilerine şöyle seslendi: Din adamları ve Ferisiler Musa'nın kürsüsünde otururlar. Bu nedenle size söylediklerinin tümünü yapın ve yerine getirin, ama onların yaptıklarını yapmayın. Çünkü söyledikleri şeyleri kendileri yapmazlar. Ağır ve taşınması güç yükleri bağlayıp başkalarının omuzlarına koyarlar da, kendileri bu yükleri taşımak için parmaklarını bile kıpırdatmak istemezler. Yaptıklarının tümünü gösteriş için yaparlar. Örneğin muskalarınız büyük, elbiselerinin püsküllerini uzun yaparlar. Şölenlerde başköşeye, havralarda en seçkin yerlere kurulmaya bayılırlar. Meydanlarda selamlanmaktan ve insanların kendilerini"Rabbî” diye çağırmalarından zevk duyarlar’.İslamiyetin tahrif iddiasını anlamamda yardımcı olur musunuz?
Her nefis ölümü tadacaktır. Sonunda bize döndürüleceksiniz. Ankebut-57
Bu dünya hayatı sadece bir eğlence ve oyundan ibarettir. Asıl hayat ahiret yurdundaki hayattır. Keşke bilseler! Ankebut-64
Hristiyanlık ve İncil!!!
Hristiyanlık ve İncil!!!
İlk sorum İncilin Tahrifi:Müslümanlar Kitab-ı Mukkadesin değiştirildiğini söylüyorlar.Öncelikle bir yaratanın indirdiği yasayı korumamasını anlamıyorum.Yasanın manası çarpıtılarak yapılan çıkarcı yorumlar tarihte görülmüş olabilir ama dikkat edilirse burada Yasa değil yorum metodu değişmiştir.Müslümanlar ise bizzat Yasanın değiştirildiğini söylüyorlar.Madem ki Yaratanın bize verdiği iddia edilen kitapları inceleyeceğiz, belirli bir ilke üzerinde ilerlememiz gerekmez mi?Yaratanın kendi indirdiği kitapların değiştirilmesine izin vermesi yaratanın kendi duruşuyla çelişmez mi?Hristiyanların iddiasına baktığımızda ise İncil’de daha makul bir yaklaşım görüyorum.İnci’e göre Tevrat değişmemiş ama Museviler özellikle içinde bulundukları ruh hali dikkate alındığında(Roma İmparatorluğu tarafından ellerinden hürriyetleri alınmış.) yasayı değil ama zihniyetlerini değiştirmişlerdir.Aslında İncil’deki bu ayetler ne demek istediğimi açıkça özetliyor.’İsa halka ve öğrencilerine şöyle seslendi: Din adamları ve Ferisiler Musa'nın kürsüsünde otururlar. Bu nedenle size söylediklerinin tümünü yapın ve yerine getirin, ama onların yaptıklarını yapmayın. Çünkü söyledikleri şeyleri kendileri yapmazlar. Ağır ve taşınması güç yükleri bağlayıp başkalarının omuzlarına koyarlar da, kendileri bu yükleri taşımak için parmaklarını bile kıpırdatmak istemezler. Yaptıklarının tümünü gösteriş için yaparlar. Örneğin muskalarınız büyük, elbiselerinin püsküllerini uzun yaparlar. Şölenlerde başköşeye, havralarda en seçkin yerlere kurulmaya bayılırlar. Meydanlarda selamlanmaktan ve insanların kendilerini"Rabbî” diye çağırmalarından zevk duyarlar’.İslamiyetin tahrif iddiasını anlamamda yardımcı olur musunuz?
İncil ve Tevratın değişime uğramasının Yaratıcı ile çeliştiğini söylüyorsunuz ama neden çelişsin ki?
Allah Teala İncil ve Tevrat'ın değişime uğrayamaz yada koruma altında olduğuna dair bir iddiası yok.
Eğer Allah Teala kendisine ait sözlerin değiştirilmesine neden engel olmadı derseniz bu daha doğru bir soru olur.
Şöyle düşünün Allah Teala sözlerinden daha değerli olan insanoğlunun dahi değişimine müsaade etmiştir.
İnsanoğlu dilerse yaratılışını(DNA-Genetik) dahi değiştirebilir. İnsanoğlu gibi daha mukaddes bir yaratığın değişime uğramasına müsaade eden Allah Teala'nın, sözlerinin değişime uğramasına engel olmamasına neden hayret ediyorsunuz? Sonuçta imtihan aleminde bulunuyoruz.
Eğer Tevrat ve İncilin bildiğimiz şekilde değiştiğine inanmıyorsanız farklı yayın evlerinin çıkardığı kitapları hatta aynı yayın evlerinin farklı zamanlarda bastığı Tevrat ve İncilleri karşılaştırarak gerçeği kendi gözlerinizle görebilirsiniz.
Bu kitapların değişime uğramasının İslam'a göre sosyolojik olarak hiçbir sakıncası yoktur. Çünkü bu kitaplar belli bir zamanda ve belli insanlara gelmiştir. Kitaplar işlevlerini yerine getirmiş ve artık insanlığın ihtiyaçlarını karşılayamayacak duruma gelmiştir. Bunların yerine gönderilen Kuran'ı Kerim evrensel oluşu ile kendisinden sonraki tüm insanlara gönderilmiş ve asla değiştirilmesi mümkün değildir.
Allah'ın Ayetlerini ve yaratılışı değiştirmek elbette Allah Teala'nın gazabını gerektirir. Heva, heves ve bazı dünyevi menfaatler uğruna insanlar maalesef bu cürmü işlemiş ve işlemeye devam etmektedirler.
Herkes aynı fikirdeyse,
hiç kimse yeterince
düşünmüyor demektir.
Mevlana
İncil ve Tevrat'ta YHV yani İslam'daki Allah birçok defa kendi sözünü koruyacağını vaad ediyor.“Kutsal Yasa’yı ya da peygamberlerin sözlerini geçersiz kılmak için geldiğimi sanmayın. Ben geçersiz kılmaya değil, tamamlamaya geldim. Size doğrusunu söyleyeyim, yer ve gök ortadan kalkmadan, her şey gerçekleşmeden, Kutsal Yasa’dan ufacık bir harf ya da bir nokta bile yok olmayacak.’Tanrı'nın kendi sözüne uymayarak imtihan etmesi bana pek gerçekçi gelmiyor.
' Eğer Tevrat ve İncilin bildiğimiz şekilde değiştiğine inanmıyorsanız farklı yayın evlerinin çıkardığı kitapları hatta aynı yayın evlerinin farklı zamanlarda bastığı Tevrat ve İncilleri karşılaştırarak gerçeği kendi gözlerinizle görebilirsiniz.' Bu iddianız için kanıt verir misiniz?
İmam Ahmed, Tirmizi ve İbn-Cerir çeşitli yollardan Hatemoğlu Adiyy’den şu rivayeti naklatmişlerdir.
Cahiliyye döneminde Hiristiyanlığı din olarak kabul etmiş olan Adiyy’e peygamberin daveti erişince kendisi Şam’a göç etmiş; kızkardeşi ile kavminden peygamberin daveti erişince Şam’a göç etmiş; kızkardeşi ile kavminden bir gurup da müslümanlara esir düşmüşlerdi. Fakat Resulullah, kızkardeşine bazı hediyeler vererek serbest bırakmıştı. Kız, Şam’da bulunan kardeşinin yanına gitmiş, onu İslama ve medine’de yerleşen Resulullaha gitmeye davet etmişti. Adiyy Medine’ye geldiğinde -Adiyy, kavminin başkanı idi. Babası da cömertlik ve mertlikle şöhret yapmış olan ELFAİ idi- Medine halkı arasında bir hayli kızgınlar oldu. Adiyy peygamberimizin yanına girdiğinde -boynunda gümüşten yapılmış bir haç vardı- Peygamberimiz yukarıdaki (TEVBE-31) ayeti okuyordu. Adiyy bu ayeti işitince. “Hayır, onlar bilginlerine tapmıyorlardı” dedi. Resulullah: “Evet, onlar ‘yani bilginler ve papazlar kavimlerine helalı haram, haramı da helal yaptılar ve kavimleri de bunu kabul edip onlara uydular. Böylece onlara ibadet etmiş oldular” buyurdu.
Hadis bilginlerinden Essudi diyor ki:
“Yahudi ve Hiristiyanlar, helalı ve haramı bilmek ve birbirinden ayırmak için Allah’ın kitabını arkalarına atıp insanlara başvurduklarından Allah onlar hakkında Tevbe suresinin 31. ayetini indirdi. Yani, Allah bir şeyi haram kılarsa, o, kesinlikle haram, helal kılarsa da kesinlikle helal olur. Yalnız O’nun hükümleri uygulanır ve yalnız o’nun buyrukları yerine getirilir.”
(Bugün eldeki İncillerde bile hiçbir yerde Hz. İsa’nın ağzından “domuz etinin helal olduğu” yönünde bir ibare yoktur. Mevcut İncillerin hiç birinde artık oruç tutmayın veya oruç yerine perhiz yeterlidir gibi bir ifade yoktur. Sünnet olmak Hz. İsa’dan yıllar sonra Pavlos tarafından mecburiyet olmaktan çıkarılmıştır. Kurban kesmek keza öyle.)
Özeleştiri:
Olay sadece Yahudi ve Hıristiyanlarla sınırlı değildir. Maalesef bizim ümmetimiz de aynı hataya düşmektedir:
Fahreddin er-Razî, Mefatihu'1-Gayb adlı tefsirinde bu âyetinin tefsirini yaparken bu konuya işaret etmiştir. Yine el-Begavî, Me'alimu't-Tenzîl adlı eserinde er Razî'nin aynı görüşlerini zikretmiştir. Şöyle ki: "Fukahayı taklid eden bir cemaatle karşılaştım. Onlara bazı meselelerde Allah'ın kitabından birçok âyetler okudum. Onların bağlı oldukları mezhebin görüşleri bu âyetlere ters düşüyordu. Bu âyetleri kabul etmediler, bana hayretler içerisinde bakakaldılar. Yani demek istedikleri şuydu, seleflerimizden bu âyetlerin aksine amel etmek nasıl mümkün olur? Gerçek bir şekilde düşünecek olursan bu hastalığın dünya ehlinden birçok insanın damarlarında dolaştığını görürsün. Bu kimselerin çoğu, şeyhleri hakkında hulul ve ittihadı iddia ederler. Bunlar, bu ümmette var olan vakıalardır." er-Razî'nin sözleri burada bitti.
(Muhammed Sultan el-Masumi, İslam’da Mezhep, Kitap ve Sünneti İhya Yayınları: 64-65.)
Abdülvahid Metin-Mezhepler tarihi
Ayrıca bugün eldeki incillerin en erken yazılanı Hz. İsa'dan 80 yıl sonra kaleme alınmıştır. Hz. İsa İbranice konuştuğu halde mevcut inciller'in orjinali ya yunanca veya Latince'dir. Yani mevcut inciller Hz. İsa'dan sonra talebeleri, (tabiin ve tebe tabiinler) tarafından, Hz. İsa'nın muhtelif sohbet ve vaazlarınan akılda kalanların yazılmasıdır. Yani olsa olsa birer hadis kitabı mertebesindedir. Zaten kendileri de öyle kabul ettikleri için "muteber" dedikleri bile 4 farklı incildir.
Ayette genelleme yapılmıyor, sadece bir kısmını ifade ediyor sübyan çocuk.
Bak bu ayetler Kuran 'dan..! Tevrat, Zebur veya İncil 'den değil...
Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler onu, tilavet hakkını gözeterek okurlar. Çünkü onlar, kitaba inanırlar. Onu inkâr edenlere gelince, işte gerçekten zarara uğrayanlar onlardır.
Bakara 121
Hepsi bir değildir; ehl-i kitap içinde istikamet sahibi bir topluluk vardır ki, gece saatlerinde secde ederek kapanarak Allah'ın âyetlerini okurlar. Onlar, Allah'a ve ahiret gününe inanırlar; iyiliği emreder, kötülükten menederler; hayırlı işlere koşuşurlar. İşte bunlar Salih insanlardandırlar. Onların hayır cinsinde yaptıkları şeyler karşılıksız bırakılmayacaktır. Allah, takvâ sahiplerini çok iyi bilir.
Ali İmran 113.114.115
Ehl-i kitaptan öyleleri var ki, Allah'a, hem size indirilene, hem de kendilerine indirilene tam bir samimiyetle ve Allah'a boyun eğerek iman ederler. Allah'ın âyetlerini az bir paraya satmazlar. İşte onlar için Rableri katında ecirleri vardır. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk olandır.
Ali İmran 199
Önündeki Tevrat'ı doğrulayıcı olarak izleri üzerine, Meryem oğlu İsa'yı arkalarından gönderdik. Ve ona, içinde doğruya rehberlik ve nûr bulunmak, önündeki Tevrat'ı tasdik etmek, sakınanlara bir hidayet ve öğüt olmak üzere İncil'i verdik.
Maide 46
İncil sahipleri, Allah'ın onda indirdiği ile hükmetsinler. Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar fâsıklardır.
Maide 47
Sana da, daha önceki kitabı doğrulamak ve onu korumak üzere hak olarak Kitab’ı gönderdik. Artık aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet; sana gelen gerçeği bırakıp da onların arzularına uyma. Her birinize bir şerîat ve bir yol verdik. Allah dileseydi sizleri bir tek ümmet yapardı; fakat size verdiğinde sizi denemek için. Öyleyse iyi işlerde birbirinizle yarışın. Hepinizin dönüşü Allah'adır. Artık size, üzerinde ayrılığa düştüğünüz şeyleri O haber verecektir.
Maide 48
İman edenler ile Yahudiler, sâbiîler ve Hıristiyanlardan Allah'a ve ahiret gününe inanıp iyi amel işleyenler üzerine asla korku yoktur; onlar üzülecek de değillerdir.
Maide 69
Haydi biraz daha alaylı üslubunla paylaşımlarla dalga geç. Kendinden haberin yok ki, Ayetlerden haberdar olasın zavallı yaratılmış..
Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi