Savaşın en kanlı günlerinden biriydi. Askerlerden birisi, en iyi arkadaşının az ileride, kanlar içinde yere düştüğünü gördü. İnsanın başını bir saniye siperden çıkaramayacağı gibi bir ateş altındaydılar. Asker teğmenine koştu hemen: “Komutanım, bir koşu arkadaşımı alıp geleyim mi?” "Delirdin mi?" der gibi baktı teğmen. “Gitmeye değmez oğlum, arkadaşın delik deşik olmuş. Büyük olasılıkla ölmüştür bile. Kendi hayatini da tehlikeye atma sakın!
Ama asker o kadar ısrar etti ki, teğmen izin vermek zorunda kaldı. “Peki, dene bakalım!” Asker yoğun ateş altında fırladı siperden ve mucize eseri, arkadaşının yanına kadar gitti, yaralı arkadaşını sırtlandığı gibi taşıdı.
Birlikte siperin içine yuvarlandılar Teğmen koşup yaralıya bir göz attı ve nefes nefese bir kenara yıkılmış askere döndü: “Sana hayatını tehlikeye atmaya değmez, dememiş miydim! Bu zaten ölmüş.” “Değdi Komutanım, değdi!” dedi asker. “Nasıl değdi, arkadaşın zaten ölmüş, görmüyor musun?” “Yine de değdi komutanım, çünkü yanına vardığımda henüz yaşıyordu ve onun son sözlerini duymak, dünyalara bedeldi benim için. Sonra hıçkırarak, arkadaşının son sözlerini tekrarladı: "Geleceğini biliyordum!"
seyyid KEMERKAYA
furkan 63