You need to enable JavaScript to run this app.

Skip to main content

Dinimizde Hirsizlik

Kayıtsız
Ziyaretçi
Dinimizde Hirsizlik
Başkasına ait bir malı korunduğu yerden sahibinin bilgisi dışında gizlice almak” demek olan hırsızlık, mala ve mülkiyet hakkına karşı işlenen temel suçlardan biridir. Alın terinden ve meşrû kazançtan doğan servetin korunması İslâm’ın temel ilkeleri arasındadır. İslâm emeği ve mülkiyeti kutsal saymış, mülkiyete haksız ola-rak el uzatmayı cezalandırmıştır. Bu itibarla bütün ilâ-hî dinlerde ve hukuk düzenlerinde olduğu gibi İslâm’da da hırsızlık hem hukuk düzeni açısından suç, hem de di-nen ve ahlâken büyük günah ve ayıp sayılmıştır.
Kur’an’da, “Hırsızlık eden erkek ve kadının, yaptıkla-rına karşılık Allah’tan bir ceza olarak ellerini kesin” (el-Mâide 5/38) buyurulur. Hz. Peygamber’in tatbikatı da bu yönde olmuştur. Ceza Kur’an’da açıkça zikredildiği, Hz. Peygamber tarafından da böylece uygulandığı için İslâm ceza hukukunda hırsızlık had suçları arasında, uygulanacak ceza da (hadd-i serika) had cezaları arasında yer alır. Ancak İslâm hukukçuları suç ve cezada kanunîliği, adalet ve hakkaniyeti temin gayesiyle hırsız-lık suçunun hangi şartlarda işlenmiş sayılacağı, cezanın uygulanabilme şartları, tekerrür, zorlama ve af gibi durumların cezaya etkisi konularını ayrı ayrı tartışmış-lar ve bu konuda zengin bir hukuk doktrini oluşmuştur. Özetle, hırsızlık suçunun tam oluşması için açlık, zaru-ret, zorlama gibi, hırsızlık suçunu işlemeyi kısmen veya tamamen mâzur gösterecek bir mazeretin bulunmaması, su-çun bilerek ve istenerek işlenmesi, fâilin cezaî ehliye-tinin bulunması, çalınan malın hukuken koruma altında olması ve belli bir miktardan fazla olması gibi şartlar aranmıştır.

İslâm hukukunda cezalar, suçu önlemek için gerekli ön tedbirler alındıktan sonra uygulanma imkânı bulan nihaî ve zorunlu müdahale niteliğindedir. Buna göre, İslâm’ın temel amacının, bazı kimseleri cezalandırmak değil, ak-sine hırsızlık suçunun işlenmesine imkân bırakmayacak önlemleri almak, iktisadî ve sosyal gelişmeyi ve dengeyi sağlamak, insanları eğitmek ve yönlendirmek olduğu bura-da tekrar hatırlanmalıdır. Toplumda bütün bu çabaların başarılı olması, dinî eğitim ve öğretimin, toplumun ge-nel ahlâkî değerlerinin, buna ilâve olarak yasal düzen-lemelerin ve izlenen resmî politikanın birbiriyle uyumlu olması vazgeçilmez bir önem taşır.
Bunu ilk beğenen sen ol.
Cvp: Dinimizde Hirsizlik
Paylaşmayı bilmeyen ve hep kendi cebini düşünen toplumların felaketi

yankesicilik kapkaçcılık gasp ve hırsızlık

polis ile engelle engelleyebilirsen bakalım

Allah teala heralanda onun hükmüyle amel etmeyi nasip etsin

Allah razı olsun...
"rosegul giderayak işlerim var bitirilecek,
giderayak.
ceylanı kurtardım avcının elinden
ama daha baygın yatar ayılamadı.
kopardım portakalı dalından
ama kabuğu soyulamadı.
oldum yıldızlarla haşır neşir
ama sayısı bir tamam sayılamadı.
SEVDALARA DOYULAMADI...rosegul
Bunu ilk beğenen sen ol.
Ruhumuz Yeter...
RE: Dinimizde Hirsizlik
googledan en çok aranan konulardan biriydi ama indexi silinmiş neden acaba. umarım yerine gelir bu indexler. konu içinde serhata teşekkürler
&& Ağlamak istiyorsanız sakın yapmayın. Çünkü bir yerlerde sadece sizin bir gülüşünüz için, Yaşayan birileri mutlaka vardır !!! &&
Bunu ilk beğenen sen ol.
Forumcu
RE: Dinimizde Hirsizlik
HIRSIZLIĞIN CEZASI
“Hırsızın elini kesin!” buyuran Mâide 38’in anlamı şu üç seçenekten yalnızca biri olabilir: hırsızın (1)elini kesip atın, (2)elini çizin, (3)kendi varlığı üzerindeki tasarruf yetkisini kesin. Doğru olan hangisi?


“Mal çalanın elini kesip atın!” Allah’ın kitabından örneklenemiyor. Yani Kuranen yok öyle bir uygulama. Artı, Şûra 40 ve Nahl 126’ya aykırı.

Şûra 40: Bir kötülüğün cezası ona benzeyen bir kötülüktür (cezâu’s seyyiatin seyyiatun misluh). Nahl 126: Ceza verecekseniz size yapılana benzer bir ceza verin (in âkibtum ve âkibû bi misli mâ ûkibtum bih).

Kesilen el, çalınan mala benzemez. MAL elin kiridir. Oysa EL insanın etidir; kanıdır; canıdır.

O yüzden MALA EL cezası, “Kötülüğün cezası ona benzeyen bir kötülüktür” diyen ilahî iradeye aykırıdır; Allah’ın çelişkisiz kitabına çelişki sokar.

El çiziktirme cezası, ilhamını Yûsuf 31’den almış görünüyor. Hani, Mısır’daki Bey’in eşi Yûsuf’un albenisine kapıldı diye kentin kadınları dedikodu yapınca kadın onları evine çağırır. Her birinin eline bir tabak meyvayla bir bıçak tutuşturur. Sonra Yûsuf’a “Çık önlerine!” der. Kadınlar Yûsuf’un eril görüntüsünü abartıp (ekbernahu) sanki büyülenmiş gibi etkilenirler ve ellerini keserler.

Görüldüğü gibi fiiller aynı:

katta’na eydiy ehun –ellerini kestiler (Yûsuf 31)
fakta’û eydiy ehuma –”Ellerini kesin!” (Mâide 38)

Kadınlar ellerini kesip atmadıklarına, yalnızca çizdiklerine göre fiilimiz pek âlâ çizmek anlamına da gelir. Ama benzerlik yalnızca bundan ibaret. İki ayet arasında bir anlam ortaklığı yok.

Mâide 38 hırsıza öngörülen cezayla ilgili. Oysa Yûsuf 31’deki kadınlar hırsız değiller. Yusuf’un albenisinden büyülendikleri için çiziyorlar ellerini; mal çaldıkları için değil.

Dolayısıyla hırsızın elini çizmek de Kuran’dan örneklenemiyor. Yani Kuranen o uygulama da yok; o da keyfî; o da Şûra 40 ve Nahl 126’ya aykırı çünkü MALA KAN öneriyor.

“ Allah MALA KAN mı diyor yoksa MALA BENZER BİR CEZA mı?

Mala benzeyen ceza, hırsızın mal edinme kuvvetinin kesintiye uğratılması olabilir. 5:38’deki YED mecazen o anlama geliyor; işte onu keseceksiniz:

YED:
beden ve akıl gücü (38:17, 45),
malî genişlik (5:64),
bir aktin üzerindeki TASARRUF yetkisi (2:237)

Hüküm (Mâide 38): Hırsızın kendi varlığı üzerindeki TASARRUF yetkisini kesin. Örneğin (Yûsuf 73-76):

Yûsuf’un kardeşleri “Biz hırsız değiliz!” dediler.
Kralın adamları dedi: Hırsızlığın cezası nedir eğer yalan söylüyorsanız?
Dediler: Su kabı kimin yükünde bulunursa ceza odur. Biz hırsızı böyle cezalandırırız.

Su kabı Yûsuf’un kardeşine ait yükte bulundu. Yûsuf’a bunu Allah yaptırdı. Yoksa Kralın hukuk sistemine göre Yûsuf kardeşini alıkoyamazdı ama Allah’ın istemesi başka –mâ kâne liya’huze ehahu fî dîni’l melike illa en yeşâellah.

İşte bu. “Biz hırsızı böyle cezandırız!” diyenler Müslüman Yakub oğullarıdır. O halde hırsızı alıkoyup kendi varlığı üzerindeki tasarruf yetkisini kesintiye uğratarak cezalandırmak İslam hukuğunun gereğidir, Krala ait olan küfür hukuğunun değil.

ALINTIDIR
Bunu ilk beğenen sen ol.

İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren İslami Forum sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.K'nın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur. Sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri bağlantısından bize ulaşıldıktan en geç 3 (üç) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmenlikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.