CEVAP
Elbette göz, bilmeye göre daha sağlam delildir. Ama bu bizim gibi insanlar içindir. Hakiki imana kavuşmuş evliya zatların ilimleri farklıdır. Hazret-i Ebu Bekrin (O söylediyse doğrudur) demesi bunun bariz örneğidir. Göz yanılabilir ama, bu ilim sahiplerinin imanları öyle sağlamdır ki, hiçbir şey onu değiştiremez. Göz ile görenin imanı bu kadar sağlam olamaz. İman etmede göz ölçü değildir. Sadece göz ölçü olsaydı, Resulullah efendimizi gören herkesin iman etmesi gerekirdi. (Abdullah'ın yetimi) diye bakanlar kâfirlikte kaldı, (Allah Resulü) diye bakanlar hidayete erdi. Baştaki göz yanılabilir, kalbdeki göz yanılmaz. Müslümanların görmeleri, anlamaları kalb gözü ile olur. Göz bakınca, kalb inanınca görür. Müslümanın kalbi inanmıştır, Allahü teâlânın ihsanlarına kavuşmuştur. Derecesine göre neler görür neler, dünya ahiret fark etmez.
Soru: Hazret-i Havva validemiz, her doğumunda bir kız ve bir erkek, ikinci doğumunda da bir kız ve bir erkek dünyaya getiriyordu. Bunlar birbirleriyle nasıl evleniyorlardı?
CEVAP
O zaman, beraber doğanla değil, öteki ile evlenmeye izin verilmişti. Bir şeyi haram eden de, izin veren de Allah'tır. Mesela eski milletlere içkiyi helal etti, bizim ümmetimize haram etti. İç yağını Musa aleyhisselamın kavmine haram etti. Bize ise helal etti. Allahü teâlâya niye böyle yapıyorsun demeye kimin hakkı ve yetkisi vardır? Yaratılan bir mahluk, kendisini yoktan var eden, her an varlıkta durduran, bütün nimetleri kendisine veren yüce Rabbine ne diyebilir? Mülkün sahibi Allahü teâlâdır. Mülkünde kullanılmasına müsaade ettiklerine helal, müsaade etmediklerine haram denir. Kendi mülkünü kullanmaktadır.
Müslüman, kâfirlerden ve iğrenç sözlerinden uzak durmalı. Bir âyet-i kerime meali:
(Allah, insanı bir damla nutfeden yarattı. Buna rağmen Rabbine karşı apaçık düşman kesilenler vardır.) [Nahl 4]