Analar vardır buram buram sevgi, kucak dolusu şefkat kokarlar. Sırtınızı doyasıya yaslarsınız bağırlarına, dağ gibi, taş gibi sırtlarlar sizi. İşte Cennet ol anaların ayakları altındadır. Atalar o nedenle o nedenle olsa gerek Mayamızın yoğrulduğu toprağa “Toprak Ana” demişler.
Saniye Ana
Çocukların anası olduğu gibi, Şehirlerin, coğrafyaların ve toplumlarında anaları vardır. öpülesi elleri cennet kokan analar... 10 Sene önce tanıştım onlardan birisiyle. Bir kutlu diyarda kesişti yolumuz, ecdat yadigârı Kosava da, Şehit padişah Murat Hüdavendigar Hazretlerinin türbesinde .. Adı Saniye , soyadı Türbedar..……..
“Türkiye” derken, “Türk” derken bir insanın sesinde, soluğunda Mehter tınısı olur mu Yahu?
Oluyor işte. Sesi çok ötelerden geliyor sanki. Ziyaretçi 3 Kişiyiz, üçümüzü de gözlerimizden öpüyor.
-Hoş geldiniz Ata toprağınıza, öz toprağınıza,. Burası sizin eviniz, Atanız, dedeniz, Sultan Murat’ımız burada yatıyor diyor.
İlk kitabım olan “Efsane Adamlar”ı imzalayıp takdim ediyorum. Kitabın üzerindeki Fatih Sultan Mehmet ‘in resmini görünce;
-Ayy! Kıyamam… diyor. Resmi eliyle okşayıp kitabı 3 kez öpüp başına, alnına götürüyor.
Aman Allah’ım böylesi bir sevgi sadece bir bebeğe annesinin sevgisi olabilir diye düşünüyorum.
Saniye anne, sarışın bir kadıncağız, renkli gözlü. Ama! Ne ilginç ki, gözleri bir parça da çekik. Anlatıyor annemiz; 1. Kosova Savaşı gecesi kopan fırtınayı, Sultan Murat’ın duasını. Müthiş bir mücadele sonrası gelen zaferi ve zafer sonrası yaralı bir Sırp tarafından Sultan 1. Murat’ın şehit edilmesini… Sultan Murat Hüdavendigar savaş meydanında şehit olan ilk ve tek padişah.
Şehadet sonrası savaş meydanına hemen oracığa iç organlarını defnetmişler. Oğlu Yıldırım Beyazıt Han, babasının şehit bedenini Bursa’ya götürmüş. Vefat ettiği yerde küçücük bir türbe yapılmış. Ve taa Özbekistan’dan gelen iki güzel bahadır, iki güzel cengâver oraya türbedar olarak görevlendirilmiş. İşte yüzlerce yıldır bu iki bahadırın torunları burada türbedar olarak bu kutlu emanete sahip çıkmışlar. Böylelikle sarışın annemizin gözlerinin neden çekik olduğunu da anlıyoruz.
Osmanlının çekilmesiyle bu Türk’ün öz yurdu ( burada Türk’ten bahsedilen bir ırk değil daha ötesi) için zorlu, çileli yıllar başlamış. Yugoslavya yıkılınca Kosova’da çok az Sırp olmasına rağmen, “her nerede bir sırp yaşıyorsa orası Sırbistan’dır”. Düsturu gereğince Sırplar hızla bölgeyi istila etmişler.
Saniye ana ve eşi Faruk Efendi için çok zor günler başlamış. Ve ömrü boyunca başındaki Fesi büyük bir gururla taşıyan türbedar Faruk efendiye Sırplar ağır işkenceler yapmışlar. O’na ;
-sizin hepinizin bütün Türklerin artık buradan gitme vaktiniz geldi. Defolun Türkiye’ye demişler. O’da işkence altında inlerken;
Faruk öndağ