You need to enable JavaScript to run this app.

Skip to main content

AKAİD RİSALELERİ-2

AKAİD RİSALELERİ-2

Im Not NormaL
AKAİD RİSALELERİ-2
Asr-ı Saadetten bu yana ehli sünnet yolundan ayrılmayan iki görüşün varlığını, ki bunların da Maturidi ve Eşarie olduğunu, bunlara alternatif çıkan Mutezile, Kaderiye, Hariciler, Cebriye... gibi mezheplerin de hak çizgisinin dışında kaldığını bir önceki yazımızda belirtmiştik.

Maturidi ve Eşariler İslam’ı tarif ederken derler ki: İslam; dil ile ikrar+kalb ile tasdik.

Mutezile ise: İslam; dil ile ikrar, kalb ile tasdik+aza ile amel, der.

Bu Mutezile’nin ve Haricilerin görüşüdür ki, kendilerini bağlar ama ne yazık ki bazı müslümanlar bilmeden bu görüşün savunuculuğunu yapıyorlar. Namaz kılmayana, oruç tutmayana kafir deniliyor. Halbuki bizde o insan diliyle ikrar edip, kalbiyle de tasdik ederse müslümandır. Amel etmiyorsa o halde günahkar bir müslümandır. Bizler insanları İslam dairesinden çıkarmaktansa onları bu dairede tutmayı yeğleriz. Hatta bir kişinin söylediği sözü devamlı onun İslam dairesinde kalması için tevil ederiz.

Örneğin: “Yürü Allah yürü”, “Sensiz Cennet bana...” gibi sözleri; yürümek insanlara mahsus bir özelliktir ve Cenab-ı Allah yarattıklarına benzemez. O halde bunu diyen kişi Allah’a beşeriyet vasfı atfettiğinden kafir olmuştur (hâşâ). Sensiz Cennet; Allah adildir. Seni cennete komadıysa hata etmiştir. Dolayısıyla... gibi cümlelerle tevil ederek insanları kafir edemeyiz. Hatta söyleyen kişiye: “Sen bunu bu niyetle mi söyledin” desek, belki ilk önce o kişi hâşâ diyecektir. Bir kişinin söylediği sözün manasının 99’u o kişiyi küfre götürse ve biri kurtarır olsa bizim işimiz o yüzde bir olan manayı söylediğini temenni edip, o görüşü savunmaktır.

Bir sözü tenkit ederken şu hadisleri de gözönünde bulunduralım:

“Bir mü’mini küfürle itham eden onu öldürmüş gibi olur.” (Buhari)

“Bir kimse müslüman kardeşini tekfir ederse, küfür ikisinden biri üzerine döner.” (Müslim)

“Herhangi bir müslüman diğer bir müslümanı tekfir ederse o kafirse kafirdir, değilse kendisi kafir olur.” (Ebu Davud)

Allah Teala’nın isimleri

Mücerred bir şekilde zatına delalet eden şeylere isim deriz. Fazla bir mana ile zata delalet edenler de sıfattır.

Allah cellenin 99 ismi vardır. Bunlar Kur’an ve Sünnet ile sabit olunmuşlardır.

Bazı isimler layık olmayan bir manada anlaşılabilir. Sabur celle celaluhu Şekur celle celaluh gibi.

Sabur kelimesi bize meşakkatten oluşan bir şeye sabreden gibi anlaşılmasın veya Şekur kelimesi iyilikte bulunana teşekkür eden gibi anlaşılmamalı bilakis Sabur, kendisine asi olan kullarına hemen ceza vermeyip onlara cezada acele etmeyen, Şekur ise ibadet edene daha büyük dereceler ihsan eden manasınadır.

Bütün isimler efdaliyet açısından eşit midir, yoksa bazısı bazısından daha mı üstündür diye ihtilaf olunmuştur. İbni Arabi: Allah’ın tek olan zatını ifade ettiğinden hepsi eşittir demişlerdir. Çoğunluk ulemaya göre ise isimler kendi aralarında derecelidir ve en yücesi de ismi azam olan (Allah) lafzıdır.

Hadis-i Şerifte: “Muhakkak ki Allah’ın 99 ismi vardır. Kim onları sayarsa cennete girer.” buyurulmuştur. Buradaki saymak lafzı onları sayı olarak saymak değildir. ‘Yoksa müşrikler de sayar ve cennete girerdi.’ Yani ona itikat eder ve o halde ölürse cennet ehlindendir manasındadır.

Müteşabih ayetler

Kur’an’da müteşabih ayetler vardır. Yani ayet ilk okunuşta sanki yaratanı yaratılmıştaki özelliklerle anlatır.

“Allah’ın eli onların elinin üzerindedir.” (Fetih/10)

“Nereye yönelirseniz Allah’ın yüzü oradadır.” (Bakara/115)

“Rahman arşa oturmuştur.” El, yüz ve oturma gibi sözler insanlara mahsus şeylerdir ki Allah celle “Kendisine benzeyen gibisinin” olamayacağını ifade eder. O halde nasıl olur da Allah’ın eli olabilir? diye müteşabih ayetlerde durulur. Bu müteşabih ayetler hakkında iki görüş vardır. Biri selefin (hicri 300 veya 500’den öncesi yaşayan alimler) görüşüdür. Diğeri ise Halefin (hicri 300 veya 500’den sonra yaşayan alimler).

Selefin mezhebi (görüşü): Onlar bu ayetleri tevil etmezlerdi ve derlerdi ki Allah elim var diyorsa eli vardır. Biz buna iman ederiz. Madem ki Allah kullarına benzemez o halde el nedir, yüz nedir, oturma nedir, bilemeyiz ama iman ederiz.

Halefin mezhebi: Onlar ise aslında bu ayetlerin birer yorumunun olduğunu Allah’ın elinden kastın el güç ve kuvvet temsil ettiğinden Allah’ın kudreti onların işi üzerinedir. Allah’ın yüzünden kasıt kendisidir. Nereye yönelirseniz Allah oradadır. Allah arşa oturdudan kastın orada kudretini göstermesi gibi anlaşılmasının gerekli olduğunu söylemişlerdir. Bizler ister selef gibi, Allah öyle diyorsa doğrudur ama biz hakikatini bilemeyiz diyebileceğimiz gibi, Allah celle’nin buradaki kastı şudur gibi halefin görüşünü de benimseyebiliriz. İki görüş de doğrudur. Ama selef akide olarak daha teslimiyetçidir.

Ve Efendimiz de “İnsanların hayırlıları bu asırda yaşayanlar, sonra arkasından gelenler sonra da arkasından gelenlerdir.” buyurmuşlardır. (Buhari)

Ali İmran suresinde de (7.ayet) “Sana bu kitabı indiren O’dur. Ondan bir kısım ayetler muhkem (açık)dır. Bunlar kitabın temelidir. Diğer bir takım ayetler de müteşabihdirler. İşte kalblerinde eğrilik bulunanlar fitne aramak ve teviline gitmek için ondaki müteşabih ayetlerin peşine düşerler. Halbuki onun tevilini Allah’dan başka kimse bilmez. İlimde kökleşmiş olanlar ise “Biz ona inandık. Açık kapalı bütün ayetler Rabbimiz tarafındandır.” derler. Ama bunları ancak akıl sahipleri düşünür.”

Selef (Allah onlardan razı olsun) müteşabih ayetlerle ilgili soru sorulmasını istemezler. Bu ayetler hakkında yorumların fitne açacağı endişesi ile bu tür soruları engellerlerdi.

İmam Malik

İmamı Malik’e bir adam gelip “Rahman arşa istiva etti.” ayetindeki istivadan kastın neler olacağını sorunca ona cevap olarak: “İstivanın ne olduğunu (kelime manası) olarak biliyoruz. Keyfiyyetini ise idrak edemiyoruz. Bu ayete inanmamız vaciptir. Bu tip sorular ise bidattır. Senin de dalaletten başka bir şeyle uğraştığını zannetmiyorum” deyip meclisinden attırmıştır.

İmam-ı Gazali ise halefin görüşünün doğru olmakla birlikte selef gibi inanmanın daha uygun olduğu kanaatindedir
La ilahe illallah
Bunu ilk beğenen sen ol.
Cvp: AKAİD RİSALELERİ-2
Ali İmran suresinde de (7.ayet) “Sana bu kitabı indiren O’dur. Ondan bir kısım ayetler muhkem (açık)dır. Bunlar kitabın temelidir. Diğer bir takım ayetler de müteşabihdirler. İşte kalblerinde eğrilik bulunanlar fitne aramak ve teviline gitmek için ondaki müteşabih ayetlerin peşine düşerler. Halbuki onun tevilini Allah’dan başka kimse bilmez. İlimde kökleşmiş olanlar ise “Biz ona inandık. Açık kapalı bütün ayetler Rabbimiz tarafındandır.” derler. Ama bunları ancak akıl sahipleri düşünür.”

Selef (Allah onlardan razı olsun) müteşabih ayetlerle ilgili soru sorulmasını istemezler. Bu ayetler hakkında yorumların fitne açacağı endişesi ile bu tür soruları engellerlerdi.

selefiliğe karşı olanlar bunlardan bihaberler işte...
"rosegul giderayak işlerim var bitirilecek,
giderayak.
ceylanı kurtardım avcının elinden
ama daha baygın yatar ayılamadı.
kopardım portakalı dalından
ama kabuğu soyulamadı.
oldum yıldızlarla haşır neşir
ama sayısı bir tamam sayılamadı.
SEVDALARA DOYULAMADI...rosegul
Bunu ilk beğenen sen ol.
Yeni Üye
RE: AKAİD RİSALELERİ-2
Bu risaleyi yazan kardeşime teşekkür ederim.Ancak bakara suresi ayet 34 de Adem a.s secde etmeyen iblis neden kafirlerden oldu sözüne muhatap uldu.İslamın muteber kabul ettiği dört meshepten üçü neden namaz kılmıyanları idama mahkum etti.Efendimiz zamanında iman edipde namaz kılmayan sahabiler varmıydı? Günümüzde namaz kılmayan ve oruç tutmayan, islamada ki baş örtüsünü kabullenmeyen zihniyetlere nasıl bakacağız.İslamı kabul kalp ile tasdik dil ile ikrar bunu ıspatlamak bedeni hareketlerle olmazmı? Mü'min yer yüzünde ALLAH'ın varlığının şahitleri değilmidir.
Degerli vahded Kullanicisi Dec 2009 Tarihinden Beri İmam Hatip, İslami Forum
Bunu ilk beğenen sen ol.
General
RE: AKAİD RİSALELERİ-2
"Mutezile ise: İslam; dil ile ikrar, kalb ile tasdik+aza ile amel, der.

Bu Mutezile’nin ve Haricilerin görüşüdür ki, kendilerini bağlar ama ne yazık ki bazı müslümanlar bilmeden bu görüşün savunuculuğunu yapıyorlar. Namaz kılmayana, oruç tutmayana kafir deniliyor. Halbuki bizde o insan diliyle ikrar edip, kalbiyle de tasdik ederse müslümandır. Amel etmiyorsa o halde günahkar bir müslümandır. Bizler insanları İslam dairesinden çıkarmaktansa onları bu dairede tutmayı yeğleriz. Hatta bir kişinin söylediği sözü devamlı onun İslam dairesinde kalması için tevil ederiz."

Ehli sünnetin görüşü İmanın dil ile ikrar,kalp ile tasdik ve aza ile amel olduğudur.Bu konuda Ebu Hanife(rh.a) iman ve ameli ayrı tutarak yanılmıştır(inşallah hatalı içtihadından ötürü 1 ecri vardır)
Irkçılık ideolojik bir düşünce değil, aksine psikolojik bir hastalıktır.(Şehid İnşaAllah Malcolm x-Malik El Şahbaz)

Sizi rahatsız etmeye geldim!
Bunu ilk beğenen sen ol.
General
RE: AKAİD RİSALELERİ-2
doğru bir söz,"iman"(!) ettiği için "nolacak,yanıp çıkarız" diyen anlayışın imanla bir ilişkisi yoktur.
Irkçılık ideolojik bir düşünce değil, aksine psikolojik bir hastalıktır.(Şehid İnşaAllah Malcolm x-Malik El Şahbaz)

Sizi rahatsız etmeye geldim!
Bunu ilk beğenen sen ol.
Son Düzenleme: 07-09-2012, Saat:04:34 PM, Düzenleyen: karadamlalar.

İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren İslami Forum sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.K'nın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur. Sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri bağlantısından bize ulaşıldıktan en geç 3 (üç) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmenlikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.