Aşığın kafası karışmaz.
Nişaburlu büyük şair Kuş Dili'nde anlatır; bir erkek ile âşık olduğu kadın arasından bir nehir geçer. Erkek yüzme bilmez. Yine de nehrin derin suları onu sevdiğine varmaktan alı koyamaz. Bir şekilde suyu yara yara ilerler, dişini sıkar, aşkı onu batmaktan alıkoyar. Varır geçer karşı kıyıya. Sevdiğine kavuşur her defasında. Yüzmekten daha üstün bir bilgisi vardır adamın. Aklın geliştirebildiği melekelere galebe çalan bir kalp bilgisi. Yüzmeyi öğrendiğin zaman boğulmayı da öğrenirsin. Boğulmamak için yüzersin çünkü. Kavuşmak için suya giren artık yüzmenin ve boğulmanın sözlüğünden konuşmuyordur.
Günlerden bir gün adam sevdiğinin gözbebeğinde bir ak görür. Bir leke. Kadına “Bugün gözünde bir tuhaflık var. Dün olmayan bir beyazlık bugün gözbebeğinde görünüyor” der. Kadın, “bundan sonra buraya gelmek için nehre girme ve canını tehlikeye atma” diye cevap verir. Adam hayret eder. “On yıldır nehri geçer ve suya ateş gibi düşerim. Neden şimdi suya girme diyorsun? “ diye sorar. Kadın adamın yüzüne bakar ve konuşur;
“O aklık on yıldan beri benim gözümde vardır. Aşkın sana nehri geçirir ve gözümdeki akı görmezdin. Şimdi aşkın bitti ve gözümdeki akı görmeye başladın. Artık nehre girersen boğulursun…”
Aşkın evine akıl ile girilmez der Nişaburlu. Artık yüzmenin ve boğulmanın sözlüğünden konuşan kişi, bilgiyi edinse bile hedef kalben imkânsızdır ve boğulur.
*
Gemileri imkânsız yollara çıkaran, cana tende emanet olduğunu hatırlatan, Tokat Niksar'dan Hüseyin oğlu Mehmet'e çöllerden buz tutmuş ormanlara kıta kapmaca oynatan, bir âmâyı beyaz bastonunu kaldırıp tanklara doğru savurtan neyse, o orada duruyor. Nehrin beri tarafında bekliyor. Kavruk, sıska ve garip bir anlam. Kan ter içinde çalıştığı işin hakkını isterken boynu bükük, başkasının hakkı yendiği zaman ejderha misali celalli bir anlam. Açlığa, yokluğa, tehdide, belaya razı. Nehrin dalgalı ve azgın sularını geçmesi için yüzme bilmesine gerek yok. Ne yapar eder varır menziline.
Şimdi birileri bize diyor ki; rasyonel olun. Akıllı olun. Bırakın bu işleri. Hem gözlerinde ak vardır, leke vardır, kusur vardır bu davanın. Biz gördük ve uyandık. Siz de uyanın diyorlar.
Başka birileri de boğarız sizi diyor. Hamle etmeyesiniz nehre. Derinliği bizim, dalgası bizdendir.
Hepsi nefsine devlet olmuş, nefsine tatar olanları hor görürler. Nehrin düzeninde yüzmeyi öğrenenler bize boğulmanın bilgisini satmak ister.
Nehrin cahili olup, kavuşmanın tadını arayanlar için ne boğulmak vardır ne yoksulluk. Ne gözde ak vardır, ne dava da tereddüt. Gözü kara olanlar için aklık ilk gün neyse odur.
Türkiye'nin anlamı konusunda tereddüdümüz mü vardır ki nehre kendimizi değil de endişemizi sokarız? Sallanan parmaklara kızmak, kıyıda yer kapmak telaşıyla paniğe kapılmak nedendir?
Nehrin düzeni ne zaman bizim yatağımız oldu da şimdi boğulmaktan korkarız? Zalim yerinde duruyor, mazlum da. Değişen bir şey yok. Gönül de orada varıp yüz sürmek istediğimiz kara taş da.
Bizim de bu cihandaki ustalığımız taşa gönlü nakşetmekse eğer hangi yıkımın acemisi olmaya talip olabiliriz ki?
Küskünlük, kırgınlık, yılgınlık, hepsi bu düzen nehrinin yüzme bilgileridir. Gün gelir zalim seninle aynı safta görünebilir. Gün gelir karşına dikilir. İstikametin değişmez.
Hiçbir bedel nefsin sularında rahata boğulmaktan daha fazla değildir.
Velhasıl;
Aşığın kafası karışmaz.
__FurkanÇalışkan
Her nefis ölümü tadacaktır. Sonunda bize döndürüleceksiniz. Ankebut-57
Bu dünya hayatı sadece bir eğlence ve oyundan ibarettir. Asıl hayat ahiret yurdundaki hayattır. Keşke bilseler! Ankebut-64
Aşığın kafası karışmaz.
Konu Sahibi / Yazar
buzdağı
Kategori / Forum
Güzel Sözler
Yorumlar / Cevaplar
1
Okunma / Görüntüleme
399
Aşığın kafası karışmaz.
Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi