You need to enable JavaScript to run this app.

Skip to main content

7-Hz.İbrahim Peygamber

7-Hz.İbrahim Peygamber

Kıdemli Üye
7-Hz.İbrahim Peygamber
Mağarada Doğan Çocuk
Tufandan sonra Hz.Nuh'un torunları Irak tarafına yerleşmişler ve Fırat Nehri'ne yakın bir yerde Babil adlı bir yer kurmuşlardı. Babil Halkı zamanla Allah'ın tevhit inancından uzaklaşmış ve güneşe ve yıldızlara tapmaya başlamışlardı. Sonrasında da taptığı her yıldız için de birer put dikmişlerdi. Böylelikle putperestlikle güneş ve yıldıza tapmayı birleştirmişler yeni bir din edinmişlerdi. Putların onlara şefaat edeceği düşünülüyordu. Babil Devleti'nin başında Nemrut adında bir zalim vardı. Çok zengindi ve zenginliğine güvenerek ilah olduğunu ilan ederdi. Kuraklık zamanlarında halk Nemrut'a dayanıyor ondan buğday istiyorlardı. Nemrut kendisine gelindiği zaman: "Rabbiniz kim?" diye soruyordu. "Sensin." diyenlerin isteklerini yerine getirir ilah olmadığına inananlara da hiçbir şey vermezdi. Böylelikle halkı hakimiyeti Nemrut'a vermişti. İşte Babil halkı iyice sapıtmış ve bu sapkınlıklarından kurtulmak için de bir peygambere ihtiyaçları vardı. Nemrut'un bir sürü yıldız kahinleri vardı. Bir gün cahiller dedi ki: "Ey Nemrut! Bir gün biri gelecek ve senin dinini ortadan kaldıracak. Bunun için bu yıl içindeki bütün yeni doğmuş çocukların öldürülmesini emretti. Ama Azer adındaki bir kimse Nemrut'un çok büyük dostuydu. Nemrutâ gönülden bağlıydı. Azer'in çevresi geniş ve hatırı sayılır bir kişiydi. Azer'în hanımı hamile olmuştu. Azer de buna izin vermedi ve bebeğini kimse duymadan Dünya'ya getirecekti. Kuse adlı köye gidip orada mağaraya bıraktı ve Hz.İbrahim işte oradaki mağarada doğdu. Azer doğacak çocuğunu Nemrut sevgisiyle aşılayacaktı.

Küçük İbrahim Rabbini Arıyor
Babil şehrinden uzak bir köyde gözlerini açan İbrahim anne ve babasından başka hiç kimseyi görmemişti. Uzaklarda yaşayan İbrahim'in diğer çocuklardan bir farkı vardı. Her davranışı çok iyi ve fevkaladeydi. İbrahim çok küçük yaşta bile Babil Halkı'nın batıl inançlarına karşı çıkıyordu. Çünkü İbrahim'in küçük kalbini Allah, kendisinin sevgisiyle doldurmuştu. Azer arkadaşlarına: "Ben oğlumu Azer'den gizleyip onu bir mağaraya sakladım. Acaba onu mağaradan çıkarıp da insanlara göstersem Nemrut ona zarar verir mi?" diye sordu. Arkadaşları da:"Hayır hiçbir şey yapmaz. Nemrut olayı çoktan unuttu bile." dediler.Bunun üzerine Azer İbrahim'i ortaya çıkardı.İbrahim mağaradan dışarı yeni çıktığı için her şeyi yeni görüyordu. İnsanlara, hayvanlara, göklere kısacası gördüğü her şeye merakla bakıyordu ve babasına onlar hakkında soru soruyordu. Babası da ona gereken cevabı veriyordu. İbrahim de: "Muhakkak bütün bu güzellikleri yaratan bir zat vardır." diye düşünüyordu. "Bu harika işler kendi kendine olamaz." diyordu.

İbrahim'e Peygamberlik Veriliyor
İbrahim'in babası Azer, puthanenin müdürü olmakla beraber bunu ticarete de dönüştürmüştü. Kendi çamurdan yaptığı putları oğullarına sattırıyordu.
İbrahim artık genç bir delikanlı olmuştu. Babası ona da artık putlarını sattırmak istemişti. Ona bu teklifte bulundu. Ve ona her şeyi anlattı. Ama İbrahim putları hiç mi hiç sevmiyordu. Onlardan nefret ediyordu. Bu garip tavrına herkes şaşırıyordu. Babası ona putları verdi ve satmasını istedi. İbrahim de onların başına ip bağladı ve yerlerde süründürdü. Ve bağırdı: "Bunlar fayda ve zarar vermeyen taşlardır. Bunlara inanmayın bunlar ilah değildir." diye bağırıyordu. Diğer kardeşleri tüm putları satıp para kazanırken İbrahim hiçbirini satmadan eve geliyordu. Babası bunun nedenini bilmiyordu ve akıl da erdiremiyordu. İnsanlar İbrahim'in bu tavrına kızsa da babası saygın bir putperest olduğu için kimse bir şey söyleyemiyordu. Artık dayanamayıp bunu Azer'e söylediler. Hz.İbrahim'in olayını anlattı. Babası aslında durumun farkındaydı ama geçeceğini umuyordu. Yanılmıştı. Oğlunu bir güzel azarlamak ve dövmek için yanına çağırdı. Onu çağırdığı zamanlar İbrahim'e peygamberlik görevi verilmişti. Çok genç yaşta peygamber olan İbrahim bunu babasına anlatmak üzere yola koyuldu ve babasına şunları dedi: "Hiçbir fayda ve zarar sağlamayan hiç kimseye yararı dokunmayan bu taşlara neden tapınırsın? Gerçek tapınılacak olan Odur ki, görür, işitir, ibadet eden kulların başlarına gelen dertleri giderir." Azer oğlunun bu sözleri karşısında şaşırıp kaldı.Bu fikirler de nereden çıkmıştı? "Oğlum senin ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu? Sen bana nasıl hitap ettiğini sanıyorsun?" dedi. İbrahim bu durumu babasına şöyle izah etti: "Babacığım Allah tarafından bana peygamberlik verildi. Halkıma doğru yolu göstermem emredildi. Gel bana ilk tabi olan sen ol, sana Hakkı anlatayım." Hz.İbrahim babasıyla konuşurken saygıda kusur etmiyordu. Onun aklına ve vicdanına dokunuyordu. Putlara tapmanın faydasızlığını söylüyordu. Fakat bu sözlerin Azer'e hiçbir faydası olmadı. Çünkü o oğlunu Hakkı arama nedeniyle dinlemiyordu. Oğluna cevabı sert oldu: "Ey İbrahim! Sen hayırlı bir evlat değilsin. Defol git bu iddialarından kurtulana kadar geri gelme." dedi ve İbrahim buna çok üzüldü.Ama yine de ümidini kaybetmedi. Yaşadığı müddetçe ona Hakkı anlatmaya devam ediyordu ama ne yazık ki Azer ölene kadar putperest olarak kaldı ve öyle öldü.

Ay,Güneş,Yıldızlar Rab Olamazlar
Bir gün Hz.İbrahim bu dediklerini ispatlamak için ne yapacağını düşündü ve aklına çok parlak bir fikir geldi. Gece ufka bakıp bir yıldız gördü ve: "İşte benim Rabbim budur." diye bağırdı ve herkes bunu duydu. Sonra sabah olunca ışıkla kaybolan yıldızı görünce: "Hayır bu benim Rabbim olamaz. Benim Rabbim asla kaybolmazdı." dedi ve sonraki gün ayı gördü. Ayı işaret ederek: "Nasıl anlayamadım. Geceleri görmemizi sağlayan ışık saçan bu şey işte benim Rabbimdir." dedi. Bunu duyan herkes İbrahim'i merakla dinliyordu. Ama o da ufkun doğmasıyla kaybolmuştu. bunu gören İbrahim: "Hayır bu benim Rabbim olamaz. Işıkla beraber kayboldu." dedi. Böylelikle ayın da ilah olmadığını ispatlamıştı. Sonra güneşi gördü ve: "Evet galiba buldum. İşte güneş Rab'dır. Bizi ısıtıyor ışık veriyor." dedi. Herkes bunu duydu. Ama güneşin battığını görünce İbrahim: "Hayır güneş de benim Rabbim olamaz. O da kayboldu." dedi. Ertesi gün herkese peygamberliğini ilan etti: "Ben doğru yolu buldum. Gerçek Rabb'in kim olduğunu buldum. O, bizi yaratan Alemlerin Rabbi Allah'tır." dedi ve böylelikle güneş ay ve yıldızların Rab olmadığını ispatladı.

Babil Halkı'nın Taassubu
Babil Halkı bu sözler üzerinde şaşırmışlardı. Ama Babil halkı inanmamaya devam ediyordun ve taassuba devam ediyorlardı. Gerçeği görmüşlerdi ama yine de babalarını taklit ediyorlardı. Bu nedenle koyu bir yobazlık içine düşüyorlardı. "Ya Babalarınız da yanlış yoldaysa ne olacak?" dedi. "Babalarımız zeki ve bizden akılca daha üstündürler." dediler. Hz.İbrahim bu cahilce cevaba üzüldü. Hz. İbrahim'in anlattıklarından putperest Babil halkı artık dayanamayıp Hz.İbrahim'i korkutmaya kalktılar. Hz.İbrahim bu korkutmaya aldırış etmedi ve: "Siz Allah'a şirk koşmaktan korkmazken ben sizin değersiz putlarınızdan mı korkayım?" dedi.Gerçeği anlatmaya devam ediyordu ama yine de onlar da inanmamaya devam ediyordu.

Putları Kim Kırdı?
Babil Halkı Bayram günleri kurban keser birbirlerini ziyaret eder topladıkları her şeyi puthaneye götürürlerdi. Daha sona halk bayram günü oynamaya başlarlardı. Şenlikler ve kutlamalar yapılırlardı. Şenlik bittikten sonra da putların yanındaki yemekleri alır afiyetle yerlerdi. Bir bayram günüydü ve bayram yerinde toplandılar. Hz. İbrahim bunu bir fırsat olarak gördü ve bayrama katılmayacağını söyleyecekti. Sonra da herkesten gizli putları kıracaktı. Hz.İbrahim bahaneyi kolay buldu. "Ben hastayım siz buyrun gidin." dedi. O zamanlar tıp ilmi gelişmediği için gerçekten hasta olduğuna inandılar. Hz.İbrahim puthaneye girdi ve yemekler şerbetler içecekler vardı ve onlara gülerek baktı. Sonra da: "Hadi buyrun yiyin o yemekleri." diyip alaylı alaylı seslendi. Sonra yanında getirdiği baltayla putları paramparça etti. Ve sonrasında da baltayı en büyük putun boynuna astı. Halk bayram yerinden dönüşte bu manzarayı görünce çok fazla şaşırdılar. Sinirlendiler hatta çıldırdılar. Kim bu küstah? diye düşünüyorlardı. Akla ilk Hz.İbrahim geldi. Hemen Hz.İbrahim'i aramaya başladılar. Halkın önünde sorgusu yapılacaktı. Mahkeme heyetinin Hz.İbrahim'e ilk suali: "Ey İbrahim! İlahlarımıza bu hakareti sen mi yaptın? Onları bu hale sen mi koydun?" Hz. İbrahim onlara hiç beklenmedik bir cevap verdi: "Bu işi şu boynunda balta olan büyük put yapmış olabilir. Ben varken neden şu küçük putlara tapılıyor diye düşünmüş olabilir." dedi. "Eğer putların aklı varsa bunu kimin yaptığını söyler." diye de ilave etti. Hz.İbrahim'in bu sözleri üzerine herkes düşünmeye daldı. Öyle ya madem bu putlar ilah ve tapınabilen varlıklar elbette kendilerini kimin kırdığını söylemeliydiler. Acaba cansız odun parçalarına inanmakla yanlış mı yapıyorlardı. Hz.İbrahim'in sözlerindeki gerçeği kavrar gibi olmuşlardı. Ama bu hal çok uzun sürmedi. Nefis ve şeytanın telkinleri neticede ağır bastı. Bu düşünceler içinde Hz.İbrahim'e:"Sen de biliyorsun ki bu putlar hareket etmez ve konuşmaz. Bu işi onlar nasıl yapsın?" dediler. Hz.İbrahim de: "O halde kendilerini koruyamayan bir tek kelime bile konuşamayan bu varlıklara neden tapıyorsunuz?" diye sordu. Artık bu putları Hz.İbrahim'in kırdığı ortaya çıktı. Ona gereken cezayı vermeyi sonraya bırakmışlardı ve onu hapse attılar. Bu arada şehirde olup bitenlerden Babil Hükümdarı Nemrut, yeni bir din çıkarmak isteyen bu genci görmek istedi. Hapisten çıkarılıp sarayına getirilmesini emretti.

İbrahim Peygamberin Nemrut'la Mücadelesi
Nemrut, huzuruna getirilen Hz.İbrahim'e küçümseyerek baktı. "Söyle bakalım senin Rabbin ne iş yapar?" diye sordu. İbrahim Peygamber bu soruyu ciddiyetle cevapladı: "Benim Rabbim o zattır ki hem can verir hem de can alır. Diriltmek de öldürmek de onun elindedir." İbrahim'e dönerek: "Bu da iş mi? Ben de öldürürüm ben de diriltirim."dedi. Sonra adamlarına emir verdi ve iki adam getirttirmesini istedi. Sonra da birini öldürdü diğerine de mülk verip onu serbest bıraktı. Sonra da dedi ki: "Gördün mü? Ben de birini öldürdüm birini de dirilttim. O halde İbrahim'in dediği ilah benim." dedi. Aslında Nemrut Hz.İbrahim'in ne demek istediğini pek anlamamıştı. Meseleyi çok basit düşünüp aynı işi kendisinin de yapacağını söylemişti. İbrahim ona şu sözleri söyledi: "Ey Nemrut! Benim Rabbim Allah güneşi doğudan doğdurur eğer sen de ilahsan batıdan doğdur." Nemrut adamlarının önünde küçük düşmüştü bu beklenmedik teklif karşısında. Elleri titriyordu. Bunun intikamını Hz.İbrahim'den alacaktı onu öyle öldürecekti ki bir daha kimse ona laf edemeyecekti. Sonra da Hz.İbrahim'i ateşe atmak fikrinde birleştiler.

Hz.İbrahim'i Ateş Yakmıyor
Nemrut, odun toplamaları için halkına emir verdi ve Hz.İbrahim'in yakılacağını söyledi. Odunlar tutuşturuldu ve ateş çok daha büyüyordu. O kadar büyüktü ki gökyüzü bile kıpkırmızı seçilmişti. Hz.İbrahim'i ateşe atacaklardı. Herkes merak içindeydi. Nihayet Hz.İbrahim mancınığa yerleştirildi. Bu esnada dağ, taş,ateş herkes Allah'a yalvarıyor Hz.İbrahim'in kurtuluşu için niyazda bulunuyordu. Nihayet emir verildi. Hz.İbrahim tevekkül etmişti. O nedenle de korkmuyordu. Allah elbette kendisine dayanan kulunu itiklemeyecekti. Ve bir emir verdi: "Ey Ateş! Hz.İbrahim'i yakma." Hz.İbrahim yanmadı. Ateşe atılırken halk büyük bir tezahürat göstermişti ve kahkalarla gülüyorlardı. İbrahim bizi ateşle korkutuyordu ama kendisi yandı diyordu. Ateş dev alever halinde yanmaya devam ediyordu. İçinde sağ salim bulunan Hz.İbrahim çok güzel yaşıyordu. Nihayet 1 hafta sonra Hz.İbrahim'in alevde yanmadığını gördüler. Hz.İbrahim ateşin üstünde namaz kılarak ibadette bulunuyor, Allah'a dualar ediyordu. Ateş kılına bile dokunmamıştı.

Nemrut'un Sonu
Hz.İbrahim'in ateşte yanmaması üzerine sadece birkaç kişi ona iman etmişti. Ama herkes çok şaşırmıştı. Hz.İbrahim'e inanan sadece kuzeninin oğlu Hz.Lut bir de amcasının kızı Hz.Sare inanmıştı. Hz.İbrahim bir müddet daha halkına doğru yolu göstermeye çalıştı. Ama yine de inanmamaya devam ettiler. Onlardan artık ümidini kesti ve son bir uyarıda bulundu: "Ey Kavmim! Gördüğünüz apaçık delillere rağmen beni yalanladınız. Artık birbirimizden ayrıldık bir nefret oluştu. Siz putlara taptığınız sürece bu ayrılık ve nefret devam edecek. Artık onlarsan tamamen ilgilerini kestiler. Bundan sonra Hz.İbrahim'e vahiy geldi. Ona müminlerle birlikte başka yere hicret etmesini istedi. Hz.İbrahim Şam tarafına gitti ve eşi Sare'yle birlikte Şam'a hicret ettiler. Babil Halkı sinekler tarafından helak edildi. Çoğu öldü diğer bir kısmı da göç ettiler. Bu arada Nemrut'a da bir sivrisinek musallat olmuştu. Sivrisinek Nemrut'u mahvetmişti. Nemrut'un artık bütün huzuru gitmişti ve ufacık sinek gözüne fil gibi görünüyordu. Sivrisinek burnundan içeri girdi ve hayatına sona erdirdi. Yeryüzünün en zalim hükümdarlarından biri Nemrut böylece bir sivrisineğe yenik düşmüştü. Bundan daha büyük bir ibret olabilir mi?

Hz.İbrahim'in Seçkin Vasıfları
Hz.İbrahim Halilullah yani Allah dostu unvanıyla meşhurdur. Allah'a en yakın peygamberlerden biridir. Biz Hz.Adem'in zürriyetinden Hz.İbrahim'in de milletindeniz. İnşallah da bu yolda ilerleriz. (Amin.)
Bunu ilk beğenen sen ol.
( لا تَحْزَنْ إِنَّ اللَّهَ مَعَنَا )
RE: 7-Hz.İbrahim Peygamber
Amiin.. inşallah..
Bekliyordum ne zamandır sonunda yazdınız.. keyifle okudum.. elinize, zihninize sağlık..
Allah razı olsun gülücük
Ey Fukara Yüreğimin,

Rahmeti Sonsuz SevgiLisi...!
Beni Sana Sürünerek DeğiL...

Koşarak Ulaştır Ya Rabb...

Görüyorsun...
Kırık Döküğüm...
Boynu Büküğüm...

Yüreğim!
Kör düğüm ...
Bunu ilk beğenen sen ol.
...
RE: 7-Hz.İbrahim Peygamber
Amin.Allah Razı Olsun.

                                                                        “Hayat tiyatro gibidir, en kötü insanlar, en iyi yerlerde otururlar.”
Aristofanes
Bunu ilk beğenen sen ol.

İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren İslami Forum sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.K'nın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur. Sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri bağlantısından bize ulaşıldıktan en geç 3 (üç) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmenlikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.