You need to enable JavaScript to run this app.

Skip to main content

İstanbul fatihinin örnek hayatı

İstanbul fatihinin örnek hayatı

Profesör
RE: İstanbul fatihinin örnek hayatı
ben devletın bekası bu yapılmıstır demedım, yapılmıs olabılır o tarıhtekı sartlara bakılması lazım dedım.

ıkıncısı;pkknın cocukları oldurmesı,hıtlerın yahudı katlıamı ve darbe olayları daha 40-50 yıl gerceklestı. bunların gerceklıgının ıspatlanması,1299 senesıne gore daha kolaydır.
.
Bunu ilk beğenen sen ol.
Son Düzenleme: 26-06-2013, Saat:05:30 PM, Düzenleyen: taha yusuf.
Profesör
RE: İstanbul fatihinin örnek hayatı
eyvallah gülücük

osmanlı tabıkı de dort dortluk degıldı,sonucta kul yapısı hatası olacak.
ama haklıya da hakkını teslım etmek lazımgülücük
.
Bunu ilk beğenen sen ol.
General
RE: İstanbul fatihinin örnek hayatı
aslolan 4 halifenin seçilim usulü ve o dönemki istişare sistemini sürdürmektir, bununla birlikte islam hükümlerinin tatbiki adına saltanata dönüşmüş sistemleri direk hoş görmeseler de alimler "kesinlikle değişmelidir" tarzı bir düşüncede olmamışlardır.
Irkçılık ideolojik bir düşünce değil, aksine psikolojik bir hastalıktır.(Şehid İnşaAllah Malcolm x-Malik El Şahbaz)

Sizi rahatsız etmeye geldim!
Bunu ilk beğenen sen ol.
General
RE: İstanbul fatihinin örnek hayatı
şöyle diyeyim, anarşi ve kargaşanın oluşması yerine ehven i şer olarak görülmüş olabilir. malum islamdaki fırkalaşma hareketleri ve arapların bedevilik kültürünün etkisini bırakamamış olmaları saltanat düzenini dahi ehven görecek bir hale sokmuş olabilir insanları.

"bir gecelik anarşi bin yıllık zalim sultanın yönetiminden daha kötüdür" gibi bir fikir varmış ulemada. bu anarşiden kasıt sizin bizim iyi gözle baktığımız anarşi değil, her şeyin karmakarışık hale geldiği bir zulüm anı. ne gezi parkı ne başka protestolar bu bağlamda bir anarşi sayılmaz. müslümanlar bundan sonra bir araya gelip devlet kurma gücüne kavuşurlarsa(inşaallah) değişmez kanun olarak yapılması gereken ilk şey yönetim biçimi olmalı, hiçbir şekilde ne aşırı serbest demokratik bir yapıya ne de saltanata dönüşen diktatoryaya izin verilmemeli.
Irkçılık ideolojik bir düşünce değil, aksine psikolojik bir hastalıktır.(Şehid İnşaAllah Malcolm x-Malik El Şahbaz)

Sizi rahatsız etmeye geldim!
Bunu ilk beğenen sen ol.
Acemi Üye
RE: İstanbul fatihinin örnek hayatı
Bu konu tarihin arka odasinda konusuldu osmanli tarihini en Iyi bilenlerden Murat bardakci ve erhan afyoncu osmanli arsivlerine dayanarak malesef bu olayın doğru olduğunu söyledi kaldiki erhan afyoncu fatih sultan Mehmet hayranidir

Bebegin bogularak oldurulmesi halktan ve diger decletlerden çok tepki alinca sanirim her ne kadar seyhislam dan vetfa alinmista olsa diger din adamlarinin da bir nevi tepkisi olmustur lakin sonraki donemlerde kardesin oldurulmesi yerine zindana atilmasi egitim den yoksun kalmalari toplumsallamadan uzak kalmalari sonraki padisahlarin kötü yönetim gostermesine neden olmustur ornegin erhan afyoncu sultan mustafa hakkinda dengesiz di soylentilerine

Adam 6kardesinin oldurulmesine tanık olmus hep ölüm korkusu ile zindanda yasamis bu insandan ne beklenirki demişti

Kisacasi google tarihi yerine turk tarih kurumu calisani prof bir Tarihci nin sözleri bunlar lakin bakin

Celal sengor kendisi Osmanliyi sevmez dini geri kalmisligin nedeni olarak görür fakat Kendiside bir fatih sultan Mehmet hayranidir

Unutmamak gerekir ki osmanli Sultanlari da bizim gibi insandi çok zeki karakter sahipleri ciktigi gibi malesef bazi donemlerdehatalarida olmustur


Hristiyan cocuklarinin yeniceri yapilmasi olayina gelince kaynak olarak cevdet pasanin resmi osmanli tarihi kitabini okuyabilirsiniz
Albert Einstein
“Benim inancım, zayıf ve çelimsiz akıllarımız ile algılayabildiğimiz ve kendisini küçük detaylarda açığa vuran sonsuz üstün bir ruhun mütevazi hayranlığından ibaretir. Bu kavrayamadığımız evrendeki açığa çıkan üstün bir mantık gücünün varlığına olan derin duygusal sağlam inanç benim Tanrı düşüncemi şekillendiriyor.”
Bunu ilk beğenen sen ol.
Acemi Üye
RE: İstanbul fatihinin örnek hayatı
TÜRKİYE'de son günlerde gündeme gelen "içki" ve "millî içki" tartışmalarına bugün İslam dünyasının ve Osmanlı İmparatorluğu'nun son halifesi olan Abdülmecid Efendi de katılıyor...
Abdülmecid Efendi 1920'lerde kaleme aldığı, yayınlanmayan ve şimdi bende bulunan kendi elyazısı ile olan bir risalesinde tahta geçen 36 padişahın özelliklerini anlatıyor, hepsini hataları ve sevapları ile değerlendiriyor ve yıkılmanın sebebini bazı hükümdarların içkiye olan aşırı düşkünlüklerine bağlıyor.
Osmanoğulları'nın son halifesi olan Abdülmecid Efendi 1868'de İstanbul'da doğmuş, 1944'te Paris'te sürgünde ölmüştü.
Birkaç yabancı dil bilir, resim ve batı müziğiyle uğraşır, modern Türk resminin ilk ve en büyük isimlerinden kabul edilirdi. Çamlıca'daki köşkü devrin entellektüellerinin uğrak yeri, hattâ bir çeşit akademi idi. Besteleri batı formlarındaydı; konçertolar ve oda müziği eserleri besteler, bunları köşkünde kadınlardan oluşturduğu topluluklara çaldırır, Türkiye içinde ve dışında açılan resim sergilerine yağlıboya tablolarını gönderirdi. İstanbul'daki yabancı elçiliklerin raporlarında ondan bahsedilirken "Fes giymediği zamanlarda iyi yetişmiş bir Fransız'ı andırıyor" gibisinden ifadelere rastlanırdı.
Abdülmecid Efendi'nin yandaki kutuda yeralan ifadelerini yayınlanmamış risalesinin içkiden bahsettiği kısımlarından ve diğer bazı yerlerinden özetleyip günümüzün Türkçesi'ne aktararak naklediyorum.
İşte, bir torunun kaleminden dedelerin öyküsü...

'İçtiği şarapların manevî cezası, başını hamamın mermerinde parçalamak oldu'

HALİFE Abdülmecid Efendi, 1920'li senelerde kaleme aldığı yayınlanmamış risalesine "Osmanlı Devleti'nin çöküşüne sebep olan dertlerin başında, içki gelir. İçki, dinen de yasaklanmıştır ve haramdır. Halife çocuğu olan şehzadeler bunu asla unutamazlar ve unuttukları takdirde hem ilâhî emirlere karşı gelmiş, hem de millete ve Osmanlı Hanedanı'na verilmiş olan hilâfet ile saltanata ihanet etmiş olurlar. İçki içenlerin hilâfette ve saltanatta hiçbir hakları yoktur" sözleri ile başlıyor.
Abdülmecid Efendi, büyük boy kâğıtlara yazdığı bu 35 sayfalık risalesinde Osmanlı padişahlarının tamamı hakkında değerlendirmeler yapıyor. Aşağıda, son halifenin içki konusunda yazdıklarının bazılarını özetleyerek naklettim:
* İKİNCİ BAYEZİD: Fatih Sultan Mehmed Han Hazretleri'nin oğlu olan İkinci Bayezid, pederinin heybetine ve büyüklüğüne sahip olmaktan mahrumdu. Ne babasından kendisine kalan büyük devleti idare edebildi, ne de İslâm âleminin çöküşüne, meselâ o zaman İspanya'da yıkılan Emevî Devleti'nin felâketine ve Avrupalılar'ın Müslümanlar'ı işkencelerle katletmelerine çare bulup ses çıkartabildi. En nihayet millete karşı vazifelerini yerine getirememesi ve içkiye olan düşkünlüğü yüzünden devletin geleceğinin büyük bir büyük felâket ile karşı karşıya bulunduğunu gören oğlu Yavuz Sultan Selim'in şiddetli müdahalesi ile ezilip bertaraf oldu. Felâketinin başlıca sebebi, içmesi idi.
* İKİNCİ SELİM: Kanunî Sultan Süleyman gibi büyük bir padişahın yegâne hatası, âkıl evlâdı Şehzade Mustafa'yı feda ederek devletin idaresini İkinci Selim gibi bir sefih bir serhoşa bırakması idi ki, yükselmenin sona ermesi işte böyle başlar.
O zamana kadar mağlubiyet bilmeyen Osmanlılar'ın Haçlı donanmasına yenilmeleri üzerine bütün Avrupa'da ilk şenliklerin yapılması, İkinci Selim zamanındadır. İkinci Selim, Kıbrıs şarabı ile serhoş olan ve hiçbir işe yaramayan başını eski sarayda hamam mermerlerine çarparak parçalamış ve bu suretle lâyık olduğu manevî cezayı görerek vücudunu dünyadan kaldırmıştı. Artık bundan sonra sefahat, işret, şehvet ve israf devri başlamış; felâket yollarına doğru büyük adımlar atılmıştı. Uğranan her çeşit belâ fedâkâr millete yüklenmiş, refah ve saadet uzaklaşmış ve arada bir yüzünü göstermiş ise de, akşam güneşi gibi hemen batıp gitmişti.
* ÜÇÜNCÜ MURAD, ÜÇÜNCÜ MEHMED: Bu iki padişaha "Osmanlı Devleti'nin amansız cellâdı" denmesi doğrudur. Her türlü rezaleti icra ederek Osmanlı Devleti'nin azametli saltanatını çöküşe mahkûm etmişlerdir. Üçüncü Mehmed, şehzadelerin kafes arkasında yaşamaları kaidesini de icad etmiştir.
* DÖRDÜNCÜ MURAD: Hakikaten en büyük padişahlarımız arasında sayılmak yeteneğine sahipti ve mertliği ile bütün Osmanlılar'ı hayrette bırakmıştı. Fazilet sahibi idi, eski pehlivanların kaldıramadıkları demirlere ve gürzlere başka halkalar ilâve ettirir ve bunları kaldırarak hünerini icra ederdi. Bağdat ve İran seferlerine çıkan iktidar sahibi bu padişah, geleceğin en büyük hükümdarı olmaya namzet iken içtiği rakının kurbanı olmuş; devletin talihini ve geleceğini İbrahim gibi akıl noksanı ve anlayıştan mahrum bir şahsa terkederek dünyadan çekilmişti.
* ÜÇÜNCÜ AHMED: Devletin en hassas zamanlarını Lâle Devri'ne çevirerek bütün milleti zevk ve sefahatle mestetti, günlerini, Sâdâbâd safâları ile geçirdi. Fırsatlar elden kaçtı, zira padişahın eğlenceden başını kaldırıp devletin ufkunu görmeye zamanı yoktu; baksa bile görmek için bir kabiliyeti de bulunmuyordu. Sefahat kendisini tamamen ele geçirmişti. Çıkan bir isyan neticesinde saltanatı Birinci Mahmud'a terkedip başarısız şekilde bir köşeye çekilmeye mecbur oldu.
* İKİNCİ MAHMUD: Tarihimizin incelenmeye en fazla lâyık devirlerinden biri, büyükbabam İkinci Mahmud'un iktidar yıllarıdır.
Osmanlı Devleti'ni geçmişten alıp parlak bir şekilde geleceğe nakleden azimli bir padişah idi. Genç yaşında iken üzerine aldığı vazifeler o kadar önemli ve o kadar da zor idi ki, geçmişten gelen dertlerin altında eziliyordu. Böyle zor bir zamanda üstlendiği görevi yerine getirebilmesi için gereken azmin, ilmin ve irfanın yanında büyük cesarete de sahipti. Bu sayede bazı hatalarına rağmen devletin yeniden ayağa kaldırılması için gerekenleri yerine getirmeye muvaffak oldu ama ne çare ki eserini tamamlayamadan henüz genç sayılabilecek bir yaşta vefat etti.
Sultan Mahmud'un yaptığı büyük işleri yarım bırakmasının sebebi ne idi? İşte, aradığımız mesele budur!
Başlattığı inkılâp, kuvvetten düşmüş olan devleti her türlü zorluklar ile karşı karşıya bırakmıştı. İç sıkıntılar, Rusya meselesi, devletin bir vilâyeti olan Mısır'ın Mehmed Ali Paşa vasıtası ile bağımsızlığını kazanıp muazzam ve şevket sahibi Osmanlılar'ı mağlûp etmesi, İkinci Mahmud Hazretleri'ni sıkıntıya sokmaya kâfi idi. Mısır'da kendisine karşı isyan eden Mehmed Ali Paşa'ya "Aradığım adam sen imişsin, gel burada benimle beraber çalış, Osmanlı'yı ihyâ edelim" diyeceği yerde Paşa'yı gıyabında idama mahkûm etmekle başına büyük dert açmış, bu gibi dertler az imiş gibi çelik gibi vücudunu tahrip etmek için bir de içkiye müptelâ olmuş, 55 yaşında tam tecrübeye sahip olmuş ve iş görüp eserini tamamlayacağı sırada üzüntüler içinde gözleri kapatmış idi. Son sözü "Ah kahpe İngiliz, en nihayet eserimi tamamlayamadan benim de canıma kıydın!" olmuştu.
* SULTAN ABDÜLMECİD: Saltanata, devletin en buhranlı zamanında gelmişti. Pederinin kendisine bıraktığı mühim ama tamamlanamamış vazifeyi üzerine alarak aynı siyaseti büyük bir iktidar ile devam ettirdi. Tanzimat'ı cihana ilân ederek bütün devletlerin itimadını kazandı. Osmanlı İmparatorluğu'nu Avrupa devletlerinin arasına kattı, Kırım Savaşı'nı da kazandı ve memleketine büyük hizmetler etti.
Ama binlerce defa yazıklar olsun ki, babasından devraldığı işleri bitirebilmek için daha pek çok çalışması lâzım iken o da içkiye müptelâ oldu ve bu yüzden vefat etti.
* SULTAN ABDÜLÂZİZ: Pederim olan Abdülâziz Han Hazretleri, Allah'a şükürler olsun ki, bu gibi ahlâk zaaflarından hiçbirine müptelâ değildi. Hatta, ağzına hayatı boyunca bir damla olsun içki koymadığı gibi tütün de kullanmaz ve kahveyi bile nadiren içerdi. Bu sayede oldukça kuvvetli bir bedene sahip olmuştu. On beş küsur senelik saltanatını hiçbir hastalık görmeden geçirdi.
Ama, kendisine ve başladığı büyük işlere yardım edecek tek bir kimseye bile sahip olamadığından tahttan indirilme felâketine maruz kalıp şehid edildi.
* ABDÜLMECİD'İN ÇOCUKLARI: Sultan Abdülmecid, ardında saltanat makamına ve hilâfete namzet dört oğul (Beşinci Murad'ı, İkinci Abdülhamid'i, Sultan Reşad'ı ve Sultan Vahideddin'i kastediyor) bıraktı. Bunların hepsi ardarda tahta geçerek Avusturya sınırından Basra Körfezi'ne uzanan koskoca bir devletin çöküşünün sebebi oldular. Ben, bu dört hükümdarı, tarihin vereceği en şiddetli hükme bırakmakla yetiniyorum.

Yayıncılara küçük bir tarihî hatırlatma: O resimdeki kişi kadın değil, erkektir!



SÖZ bugün son halife Abdülmecid Efendi'den açılmış iken, birkaç seneden buyana yapılan tuhaf bir hatayı düzeltmeden edemedim...
Son senelerde yayınlanan ve Türk tarihinin cengâver kadınlarından bahseden kitapların kapaklarında hep aynı resim, miğferli ve kalkanlı bir görüntü kullanılıyor.
Aslı yağlıboya bir tablo olan bu resim Halife Abdülmecid Efendi'ye aittir, bir fotoğraftan yapılmıştır, tablodaki kişi de kadın değil erkektir ve Abdülmecid Efendi'nin tek oğlu olan, 1898 ile 1969 yılları arasında yaşayan Şehzade Ömer Faruk Efendi'nin çocukluğudur.
Bu kutuda, yanyana üç resim görüyorsunuz. İlki, tabloya ilham veren ve Ömer Faruk Efendi'nin 1900'lerin başında Yavuz Sultan Selim'in kalkanı ve eski bir miğfer ile çektirdiği fotoğraf; diğeri Halife'nin bu fotoğrafa dayanarak yaptığı ve yayıncılarımızın "hanım" zannettikleri tablo ve nihayet tabloya ilham veren şehzadenin çok seneler sonra, 1959'da Mısır'da sürgünde yaşadığı sırada alınmış bir fotoğrafı...
Dolayısı ile, fotoğrafta görünen ve tablonun ilhamı olan sekiz-on yaşlarındaki çocuğu genç kız yahut kadın zannetmekten artık bir zahmet vazgeçin!

Anahtar Kelimeler
Murat Bardakçı, alkol, içki, Osmanlı
Albert Einstein
“Benim inancım, zayıf ve çelimsiz akıllarımız ile algılayabildiğimiz ve kendisini küçük detaylarda açığa vuran sonsuz üstün bir ruhun mütevazi hayranlığından ibaretir. Bu kavrayamadığımız evrendeki açığa çıkan üstün bir mantık gücünün varlığına olan derin duygusal sağlam inanç benim Tanrı düşüncemi şekillendiriyor.”
Bunu ilk beğenen sen ol.

İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren İslami Forum sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.K'nın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur. Sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri bağlantısından bize ulaşıldıktan en geç 3 (üç) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmenlikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.