You need to enable JavaScript to run this app.

Skip to main content

İmam Hatipler Kapansın Diye Rüşvet

İmam Hatipler Kapansın Diye Rüşvet

Administrator
İmam Hatipler Kapansın Diye Rüşvet
İlim Yayma Cemiyeti, Bakan Tevfik İleri'den İmam Hatip'lerin sayısının arttırılmasını rica edince, Bakan, "Beyler; siz ne diyorsunuz, mevcutlarının kapatılması için Türkiye'nin bütçesi kadar rüşvet teklif ediliyor" demiş.


1951'de açılan İmam Hatip Okulları'nın kuruluşundaki yapısı, 1960 ihtilaline kadar devam etti. Bu okulları milletin hizmetine sunan Demokrat Parti, on yıllık süre içerisinde yoğun baskılar altında, İmam Hatip Okulu sayısını 19'a kadar çıkarabildi. Bu dönemde Demokrat Parti üzerindeki baskı İlim Yayma Cemiyeti (İYC) kurucularından rahmetli avukat Yusuf Türel tarafından, İYC'nin 1995 yılındaki 45. genel kurulunda şöyle dile getirilmişti: "Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri okul arkadaşımdı. Bir gün İleri'yi ziyaret ederek İHL'lerin sayısının artırılmasını istedik. Dedi ki "Beyler; siz ne diyorsunuz, mevcutlarının kapatılması için Türkiye'nin bütçesi kadar rüşvet teklif ediyorlar."

Cemal Gürsel, İstanbul İmam Hatip'i denetledi

1960'ta Demokrat Parti'yi tasfiye eden ihtilal komitesinin başındaki Cemal Gürsel'e Milli Eğitim Komisyonu üyelerinin de aralarında olduğu bazı kişiler tarafından İmam Hatip Okulları'nın kapatılması gerektiği bildirilmişti. Gürsel, İmam Hatiplerle ilgili son kararını vermeden önce "Bana bir örnek okul gösterin" demiş, İstanbul İmam Hatip Okulu'nun ismi verilince de bu okulu incelemeye gelmişti. Bu olayı o tarihte İstanbul İHO'da öğrenci olan Kirami Ekmekçi şöyle anlatıyor: "Gürsel haber vermeden okula gelmiş. Biz o sırada fizik kimya derslerini yaptığımız laboratuardaydık. O yıllarda bir çok okulda olmayan laboratuarı görünce şaşırmış ve bu okulların kapatılmaması gerektiğine kanaat getirmişti. O gün yemekte pirinç pilavı vardı. Zekayı kuvvetlendireceğini söyleyerek, pirinç yerine bulgur pilavı yememizi tavsiye etti. Biz uzun bir süre bulgur pilavı yemek zorunda kaldık. Her bulgur pilavı çıktığında Gürsel'i yâd ederdik."

Millet, okulları sahiplendi

1960 darbesinin hemen ardından görev yapan hükümetler, İmam Hatip Okulları'nın orta kısımlarının kapatılması için girişimlerde bulunduysa da,bu okulların sahiplenilmesi nedeniyle bunu uygulamaya geçiremediler. Bu teşebbüslere ilişkin Prof. Dr. Hayreddin Karaman'ın şu anısı yeterince ipuçları veriyor: "İsmet İnönü başbakan iken okullarımızla ilgili olup zararlı bulunan bazı değişiklikler yapılmıştı. Halk buna tepki gösterdi. Çorum'dan da esnaf Ankara'ya toplu telgraf çekmiş. Ankara, emniyete talimat vermiş: "Şu esnafı toplayıp bir gözdağı verin" diye. Emniyet müdürü telgrafta imzası olan esnafı toplatmış, karakolda onlara bir nutuk çekerek:"Sizin işiniz gücünüz yok mu, devletin işine ne karışıyorsunuz, bu okullar sizi ne ilgilendirir..." demiş. Esnaftan biri ayağa kalkmış ve şöyle konuşmuş: "Beyefendi, ben dükkanımda çalışırken İmam Hatip Okulu yaptırma derneği üyeleri bana da geldiler ve yardım istediler, ben cüzdanımı çıkardım, o günkü aile geçimliğimi ayırdım, gerisini okul için verdim, bu okul bu kadar benim ve beni ilgilendiriyor!" Arkadan biri daha, bir diğeri daha konuşunca müdür, "Canım ben durumu anlamak istedim, tamam öyleyse, oğlum bekçi bize çay söyle!" diyerek işi tatlıya bağlamış. Halk bu okullara canıyla, malıyla, gönlüyle destek verdi."

Neden İmam Hatip Liseleri?

İHL'ye yönelik talebin altında yatan en önemli etken hiç kuşkusuz din eğitimi alma isteği. Bu olguyu daha iyi anlamak için İHL öğrencileri üzerine yapılan araştırmaların tamamında öğrencilerin ortalama yüzde 90'ı İmam Hatip Liseleri'ne yönelme sebebi olarak dini bilgilerini daha iyi öğrenmek belirtiyorlar. Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Suat Cebeci tarafından yapılan araştırmada öğrencilere "Niçin İmam Hatip Liselerini tercih ettiniz?" sorusu yöneltilirken, öğrencilerin yüzde 71'i dini bilgileri daha iyi öğrenmek için, yüzde 15'i ailem istediği için yüzde 9'u da din görevlisi olmak için cevaplarını vermişlerdi. Yine bu konuda daha sonraki yıllarda yapılan bir çok araştırma da benzer sonuçları ortaya koydu. TESEV'in yaptığı araştırmada da neden İHL'yi seçtikleri sorulan öğrenciler "Kendi isteğimle" şeklinde yanıt verdi. Öğrenci velileriyse çocuklarının pozitif bilimlerin yanında dini bilgileri alması için bu okullara gönderdiklerini ifade etti.

Türkiye Ekonomik Sosyal Etüdler Vakfı'nın (TESEV) hazırladığı "Efsaneler ve Gerçekler: İmam Hatip Liseleri" başlıklı araştırma-raporunun Dr. Şerif Sayın imzalı sunuş yazısında ise "Devletin görevinin 'iyi yurttaşlar' yetiştirmek değil, 'yurttaşları iyi' yetiştirmek olması gerektiğine vurgu yaparak şunları söylüyor: "İmam hatip liseleri bugün iki toplumsal işlev görmekte: Çocuklarının dinlerini de öğrenmelerini talep eden toplumsal kesimlerin bu isteğine yanıt getirme; ve kızlarının ahlaken uygun bir ortamda okumalarını isteyen ebeveynlerin taleplerini karşılama."

İmam Hatip liselerinde uygulanan eğitim modeli İslam dünyasında tek olma özelliği taşıyor. Dini bilimlerle pozitif bilimlerin bir arada okutulduğu bu model başka hiçbir İslam ülkesinde uygulanmıyor. Halkın İmam Hatiplere olan ilgisi ve sahiplenişini değere dönüştüren ve yüzlerce bina, yurt yapılmasına öncülük eden Ensar Vakfı, bugün imam hatip liselerindeki eğitim kalitesini artırmak için çalışmalar yapıyor. Vakıf Başkanı Ahmet Şişman ise halkın imam hatipleri sahiplenme sebebini şöyle anlatıyor: "Birinci sebep okulların yapısıyla ilgili. Vatandaş çocukları için örflerine, adetlerine, inançlarına uygun eğitim vereceği bir ortam arıyor ve bunu imam hatiplerde olduğu için buraya gönderiyordu. Bunun yanı sıra verilen ahlaki davranışlar da önemli olmaya başladı."

Vatandaş, kendi okulunu kendi yaptı

Şişman, taleple birlikte okulların yetmemeye başladığını, devletin de yeni okul yapmadığını, bunun üzerine halkın kendi başın çaresine baktığını ifade ederek şunları dile getirdi: "İmam hatip liselerinin yüzde 90'dan fazlasını vatandaş doğrudan yapmış, ya da vatandaş devlet işbirliğiyle yapılmıştır. Doğrudan devletin yaptığı okullar çok azdır. Zaten MEB'in genel olarak okul sorunu var. Çoğu okullarda ya iki tedrisat yapılıyor yahut sınıflar çok kalabalık."

Çıkmaz sokak, ama hala rağbet var

Şişman, okulların ihtiyaca cevap vermesinin en önemli göstergesini ise şöyle özetledi: "Orta kısımları kapatılmasına rağmen hala talep var. İlgi azalmadı. Bu da okulların gerçek ihtiyaca cevap vermesinden kaynaklanıyor. Düşünün orta kısmını kapatmışsınız, lise kısmında diyorsunuz ki, bu okula girdiniz mi bir daha hiçbir şekilde çıkmak yok. Yatay geçiş yapamazsın, dikey olarak üniversiteye gidemezsin. İlahiyat Fakülteleri'nin kontenjanları da aşağı yukarı onda birine düşürüldü. Tüm imam hatip mezunu öğrenciler için sadece 950 kontenjan var. Buna rağmen hala bu okullara rağbet var. Bu olaya böyle bakmak lazım. İmam Hatipler çıkmaz sokak ama buna rağmen hala rağbet varsa bu okullara ihtiyaç var demektir. Bu ihtiyaç sosyal bir ihtiyaçtır. Bu ülkenin insanı, böyle bir eğitimi arzuluyor. Böyle bir eğitime ihtiyaç duyuyor. Ama bu eğitim kendisine sağlanmıyor. Buna rağmen ısrar ediyor.

İHL'ler, devlete 150 trilyon lira eğitim katkısı sağladı

Bugün bir okulun maliyeti yaklaşık 500 milyar. Halkın tam donanımıyla yaptırıp, devletine imam hatip yapılması için sunduğu okul binalarının sayısı 300'ün çok üzerinde. Yani imam hatipler sayesinde devletin eğitim için harcaması gereken en az 150 trilyon lira, hiçbir zorlama olmaksızın bizzat halk tarafından bağışlanmıştı. Ensar Vakfı Başkanı Ahmet Şişman, okul inşaatlarının devam ettiği dönemde vatandaşların yüzlerce arsa bağışladığını dile getirerek "Ancak vatandaşlar tarafından yapılan okullara izin verilmedi. Yani bu binalar eğer Türkiye çapında alırsak, en az mevcutlar kadar okul yapıldığı halde açılmasına izin verilmedi. Bahçelievler, Beyoğlu, Kasımpaşa, Beşiktaş gibi bir çok yerdeki okullar müsaade edilmediği için açılamadı. Bir o kadar değerin ekonomiye kazandırılması da engellendi" diyor.

İHL'liler yönetenlerle yönetilenleri yakınlaştırdı

İmam hatip liselerinin halktan gördüğü ilgisinin en önemli sonucu ise mezunları devlet kademelerinde önemli makamlara geldikten sonra ortaya çıktı. Prof. Dr. Bekir Topaloğlu bunu şöyle dile getirdi: Bu hizmeti iki noktada değerlendirebiliriz. Birincisi din eğitimi alanında iyi elemanlar yetişti. İkinci olarak da ülkesini seven, birliği beraberliği seven milletini seven çalışkan dürüst insanlar yetişti ve bu insanların devlet kademelerinde görev almaları çok önemli bir rol oynadı. Çünkü ülkemizde yönetenlerle yönetilenler arasında bir kopukluk vardı. Yönetilenler, yani halk, yönetenlere bir türlü güvenmiyordu. Öyle ki halkımız çoğu zaman kendi lehine olan kurallara bile sadece devlet koyduğu için uymuyordu. Çünkü bu kuralları koyanlarla kendi arasında bir bağ görmediği için bu kuralları sahiplenmiyordu. Ancak İmam Hatip nesli olarak tarif edebileceğimiz, (sadece İmam Hatip mezunlarını kast etmiyorum) insanların, yani bu halkın içinden kiminin kızı, kiminin oğlu, kiminin damadı, yeğeni akrabası yani halkın içinden olan ve hem dinine saygılı hem devletin mevzuatına saygılı bu insanların yönetimde yer almaları, yönetenle, yönetilenler arasındaki boşluğun doldurulmasında katkıda bulundu."
Bunu ilk beğenen sen ol.
kimya-yı saadet
RE: İmam Hatipler Kapansın Diye Rüşvet
teşekkürler
"Arsadaki odun yığınının gizli bir köşesinde tek bir kıvılcım noktasıyız biz."

elhmdülillah anladin
Bunu ilk beğenen sen ol.

İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren İslami Forum sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.K'nın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur. Sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri bağlantısından bize ulaşıldıktan en geç 3 (üç) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmenlikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.