Selman-ı Farisî’nin (radıyallahu anh) liderlik yaptığı bir grup Müslüman, Yahudilerin çok oldukları bir yerde konaklamış sohbet etmekteydiler. Bir ara içlerinden birisi Meryem suresinde İsa’ın (aleyhi’s-selam) kıssasını okumaya başladı. Civarda bulunan Yahudi’nin biri İsa’nın (aleyhi’s-selam) duyunca dayanamayarak küfretti. Müslümanlar Yahudi’nin bu hareketine kızarak kan içerisinde kalıncaya kadar onu dövdüler. Bunun üzerine Yahudi onları başkanları Selman-ı Farisi’ye (radıyallahu anh) şikâyet etti.
Durumu öğrenen Selman-ı Farisi (radıyallahu anh) derhal arkadaşlarının yanına gitti.’’Bu adamı neden dövdünüz? Neden kan içerisinde bırakıncaya kadar dövdünüz?’’ diye sordu. Bunun üzerine Müslümanlar:
‘’Meryem süresini okuyorduk. Birden bu adam Meryem oğlu İsa’ya (aleyhime’s-selam) küfretmeye başladı. Bizde sinirlendik dövdük’’ diye cevap verdiler. Bunun üzerine Selman-ı Farisi (radıyallahu anh):
‘’Konuşulmasında hiçbir fayda olmayan bir hususu, düşmanlarınızın yanında neden konuşuyorsunuz? Onların inanç ve düşüncelerine zıt mes’eleleri neden ortaya atıyorsunuz? Siz ALLAH’ın (Celle celalühü) şu kelamını işitmediniz mi? ‘’ALLAH’tan başkasına ibadet edenlere sövmeyiniz ki,onlarda hınç ve inatla ALLAH’a sövmesinler’’(En’am /108) diye ikaz ettikten sonra sözlerini şöyle tamamladı:
‘’Ey Müslümanlar! Sizler İslâm’dan önce batıl dinlere inanıyordunuz, kötülüklerin çok işlendiği yer sizin beldeniz değil miydi? ALLAH (Celle celalühü) sizleri İslâm ile şereflendirdi ve sizi nimetlere gark etti. Şimdi de İslâm adına insanlara eziyet mi etmek istiyorsunuz? ALLAH’a (Celle celalühü) yemin ederim ki, ya bu nimetlerin kadrini bilerek başkalarına eziyet etmekten vazgeçersiniz; veya ALLAH (Celle celalühü) onları elinizden alır, başkalarına verir.’’
(Selman-i Farisi'nin (radıyallahu anh) Yahudi'yi döven müslümanlara yaptığı ikaz ve vediği nasihatler ibretlik ve düşündürücüdür.Hidayet ve hak üzere bulunmak hakkı ve hidayeti kabul etmeyenleri ezmeyi,onlara zülmetmeyi gerektirmez. Çünkü hidayet ALLAH'ın (Celle celalühü) lütfu ve ni'metidir.ALLAH (Celle celalühü) dilerse aynı ni'meti diğer insanlara da verir.Yoksa zorla,eziyetle insanlara hidayet vermek kimsenin hakkı değildir ve selahiyeti de yoktur.)